Bu hafta sizlere dünyada yalnızca Akdeniz ekosistemlerinde bulunan ve nesli tehlike altında olan bir türden bahsetmek istiyorum.
Bilimsel ismi ile Posidonia, Türkçe adıyla deniz çayırları…
Deniz çayırları, Akdeniz bölgesindeki önemli bir deniz bitkisidir ve deniz ekosisteminin sağlıklı işleyişi için hayati bir öneme sahiptir. Bu tür, deniz tabanında büyük çayırlıklar oluşturarak kıyı erozyonunu önler, plajların korunmasına yardımcı olur ve deniz yaşamının habitatını sağlar. Ayrıca, deniz çayırları fotosentez yoluyla karbon emer ve karbon yutan ekosistemlerin büyük bir bölümünü oluşturur. Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynar.
Ancak, insan faaliyetleri nedeniyle deniz çayırları popülasyonları giderek azalmaktadır. Özellikle kıyı geliştirme, kirlilik, aşırı turizm, balıkçılık ve çevresel değişiklikler bu türün yaşamını tehdit etmektedir. Kıyı geliştirme, deniz tabanındaki deniz çayırları habitatlarının tahrip edilmesine ve yıkılmasına neden olabilir. Kirlilik, su kalitesini azaltarak bitkinin büyümesini ve üremesini engelleyebilir. Aşırı turizm, deniz çayırları habitatlarının fiziksel olarak tahrip edilmesine neden olabilir ve balıkçılık, bu türün doğal yaşam ortamında bulunan balık popülasyonlarını etkileyebilir.
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ile yaptığım bir röportajda şu sözleriyle deniz çayırlarına yapılan yoğun tahribatın sonuçlarını aktarmıştı; “Antalya’da deniz çayırları geçmişte çok geniş bir yayılışa sahipti ancak artık sadece belirli bölgelerde görebiliyoruz. Deniz’in altındaki oksijen kaynağımız, deniz çayırlarımız Posidonia yok oldu. Deniz çayırları teknelerin çapalarıyla adeta bir tarla gibi sürüldü diyebiliriz. Geçmişte Sıçan adası ve yakınlarında oldukça yaygın olarak gördüğümüz deniz çayırlarını, ekibimle beraber geçen yıl yaptığımız dalışlarda çok az olduğunu gördük. Türün nesli tehlike altında ve ekosistemin devamlılığı için korunması gereken oldukça önemli bir türdür.”
Bu haftaki yazımda deniz çayırlarından bahsettim fakat her canlının ekosistemdeki yeri ve önemi farklı. Her geçen gün farklı bir canlı türünün doğadan yok oluşunu, bir noktada bizleri de etkilemeyecekmişçesine sessizce izliyoruz. Bu yok oluşların en büyük sebepleri de aslına bakılırsa bizleriz. Yok olmadan korumanın önemini, yok olmadan harekete geçerek önlemeliyiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.