Acun Ilıcalı’ nın yarışma programlarında ve televizyonların uyguladığı ‘Az sonra’ ‘Reklamlardan sonra’ sözlerini içeren yöntemlerle ülkemizin Başbakanı demokratikleşme adı altında bir paket açıklandı.

           Milleti ve hatta dünyayı ! merak içerisinde bırakan paketin içeriği herkes tarafından öğrenildi.

Başbakan’ın ve siyasal iktidarın yaygın bir şekilde uyguladığı ve istediği şekilde ülkenin gündemi demokratikleşme paketi oldu.

            Ancak dünyanın gündemi farklıydı.

            İktidar bülbülleri ve yalakalar o gün bugün paketi yere göğe sığdıramıyor.

           Ben AKP’ li değilim ve AKP’ ye hiç oy vermedim’ şeklinde söze başlayan riyakar, yalancı ve yetmez ama evetçi kesim ise, bu konuda da paketi yetmez buldu.Ancak paketin içeriğine yönelik görüşü olumlu, yani evet oldu.

          Paket ve paketleme ile ilgili bir çok yurtsever aydın, düşünür ve yazarlar zeka dolu mizah içeren köşe yazıları yazdılar.

         Bize göre, pakette olmayan tek şey demokrasi ve demokratikleşme idi.

         Türkiye’ yi din devleti yapma ve bölme üzerine siyaset yapanların demokratik haklarla ilgili düşüncesi de farklı olamazdı.

         Paketin en önemli getirisi ! türbanın üniversitelerde ve kamuda serbestçe kullanılması idi.

          İlköğretim okullarına getirilen kıyafet serbestisinin temelinde, türbanın öğrenciler tarafından takılmasının önünün açılması olduğu bu gelişmeden anlaşılmakta…

          Pakette yetersiz kalan bu husus, sonraki paketlerde tamamlanır ve laikliğin bir kısmı paketlenmiş olur.

          Bu arada Alevilerin gönlünün alınışı ise, muhteşemdi.

           Nevşehir Üniversitesi ismi, Hacı Bektaşı Veli olarak değiştirilmişti.

           Başbakan’ a göre, Alevilik zaten Hz.Ali’ yi sevmekten ibaret değil miydi?  Bu anlamda Sayın Başbakan kendisini Alevi ilan etmedi mi?

           Aleviler daha ne isteyebilir?

           Gülen Cemaati onlara caminin yanında veya birlikte Cem Evi yaptırdığı zaman sorun çözülmüş olmayacak mı?

            Bu surette Alevilik de paketlenmiş oldu.

             Öte yandan,

              W-Q-X harfleri alfabemizde yok iken, ne kadar zorluk çekiyorduk…

               Hiçbir duygumuzu, düşüncemizi tam olarak açıklayamıyorduk.

              Şimdi alfabemiz zenginleşti.

              Kürtçeye uyum sağladı.

             Türkler ve Kürtler bu harfler olmadığından anlaşamadığı için, paketten sonra bir güzel anlaşacaklar.

              Ancak yetmez,

              Osmanlı harflerinin geri getirilmesi gerekir.

              Latince bize değil, gavurlara ait…

              Arapça alfabeye mutlaka dönmeli, elifi mertek görmemeliyiz.

               Bu şekilde dil devrimi paketlendi.

               Tunceli Dersim olmalı, ancak Kürdistan olmadan bunun ne faydası olabilir..

                Ancak yetmez,

               İstanbul Konstantinapolis, Ankara Ancura, İzmir Symirna olmadan bu değişikliklerin ne anlamı olabilir.

              Bu suretle Türkler Anadolu’ dan paketlendi.

              Nefret suçlarına yönelik Ceza Kanunundaki düzenleme zaten kanunlarda yer alan bir düzenleme olup, pakete neden alındığı tümünün incelenmesinden ortaya çıkmakta…

              Demokrasi ve demokratikleşme bu pakette açıklandığı kadar sığ ve basit kavramlar değildir.

              Ülkede yaşayanların tamamına yakınını, telefonlarının dinlenildiğini hissettiği, tutuklamanın peşin ceza olarak uygulandığı, askerlerinin, yazarlarının sanatçılarının, gazetecilerinin, aydınlarının, üniversite hoca ve öğrencilerinin içeri atıldığı, kendileri gibi düşünmeyen muhalif ve tepki verenlerin toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak istemesi karşısında; şiddet, biber gazı, kimyasal su ve son olarak ithal edilen elektrikli şok aleti ile karşılandığı, öldürüldüğü, gözlerinin çıkarıldığı bir ülkenin yönetiminin açıkladığı bir paketten ancak;

               Demokratikleşme değil, demokratikleş-me çıkar…

               Yetmez ama evet diyen zihniyete ithaf olunur…

               Saygılarımla..