“23 Haziran’da binlerce öğrenci eğitim-öğretim yılı sona ereceği için evlerine dönecek. Bu öğrencilerin bulundukları yerlerden İstanbul’a giderek oylarını kullanmalarını sağlamak için milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları, modaya uyarak bir fon oluşturmalı ya da bir hesap açarak öğrencilerin ulaşım, beslenme, gerekirse barışma gibi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla şimdiden harekete geçmeli..”

Sosyal medya üzerinden yapılan bu çağrıda öncelikle olarak Millet İttifakı ortakları CHP ve İYİ Parti’nin işaret edildiğini söylemek kahinlik olmaz sanırım..

Antalya’dan da bu çağrıya ses verecek, özveride bulunacak pek çok kişinin olduğunu biliyoruz..

Gün sorumluluk almak, demokrasiyi yok etmek isteyenlere karşı dimdik durmak zamanıdır..

Herkes elini taşın altına sokmalı, sorumluluk bilinciyle hareket etmeli..

Çünkü bu kent bizim, bu ülke bizim..

Çünkü yarınlar bizim ..

Benzeri mesajlar, çağrılar sosyal medya aracılığıyla yoğun bir şekilde geliyor..

Antalya’dan, Ankara’dan, İzmir’den Bodrum’dan, diğer yerleşim birimleri ile tatil yörelerinde gönderilen mesajlarda araç sahipleri, 23 Haziran’da İstanbul’da tekrarlanacak Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde oy kullanmak isteyenleri ücretsiz olarak taşıyabileceklerini belirtiyorlar, cep telefonu ve adres vererek de samimiyetlini gösteriyorlar..

Elbette Yüksek Seçim Kurulu(YSK) demokrasiyi öldürdü..

Aynı sandıktaki 4 oydan 3’nü geçerli sayarak seçimi anasının ak sütü gibi kazanan CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’nun hakkını yedi..

Ekrem İmamoğlu’na oy verenlerin emeğini de yok saydı..

Yüksek Seçim Kurulu’nun(YSK) bu kararı ile ilgili çok çarpıcı yorumlar yapılıyor, 23 Haziran için de çarpıcı mesajlar veriliyor.,.

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki YSK’nın İstanbul seçimleri için verdiği kararın savunulacak, haklı bulunacak bir tarafı yok..

YSK’nın 7 üyesinin bu kararı nasıl ve hangi koşullarda aldığını sağır sultan bile biliyor.

YSK’lı  7 kişi adamlık sınavını geçemediler..

Hukukçularla, hukuka gönül verenlerle, her şeye hukuka inananlara ihanet ettiler..

Bakınız Antalya Barosu, Yüksek Seçim Kurulu’nun(YSK) işlediği hukuk cinayeti için ne diyor :

“Halkın iradesi yargı kararıyla infaz edilmiş, demokrasiye darbe yapılmıştır. Halkın iradesinin üzerine çıkmaya çalışan hiçbir güce, kişiye ve kuruma boyun eğmeyiz, teslim olmayız! Demokrasinin iptal edilmesine, seçimlerin çalınmasına geçit vermeyiz! Biz memleketimizi sokakta bulmadık. Atı alanın Üsküdar’ı geçmesine izin vermeyeceğiz. Biz cumhuriyete, demokrasiye, hukuka ve ahlaka sahip çıkacağız. YSK üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız”

Hukuk Devletinin bitirildiği vurgulanan Antalya Barosu’nun açıklamasındaki şu ifadelerin altına herkes gibi ben de imzamı atarım:

 “Yargının hiçbir saygınlığı kalmamıştır. Hukuk devleti bitirilmiş, halk iradesi yok sayılmıştır. Mesleğimizin onurunu ve saygınlığını korumak, yaşanan adaletsizliklere dikkat çekmek için, seçimlere kadar her gün bürolarımızın balkonlarına cübbelerimizi asacağız ve 23 Haziran’da da Antalya Barosu olarak İstanbul halkının yanında olacağız”

Bu arada bir Cumhuriyet kurumu olan Antalya Barosu 93’ncü yaşını kutluyor..

Başta can dostum cesur yürek Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan ve sevgili oğlum Avukat Özgür Cem Akkaya olmak üzere Baro üyelerini candan kutlarım..

93’ncü yıldönümü için yayımlanan bu mesajı da ayakta alkışlıyorum:

“Kurtarıcımız ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün mirası akıl ve bilimin yolunda, Cumhuriyetin kazanımları doğrultusunda, hukukun evrensel ilke ve değerleri, hukuk devleti ve insan hakları için, sen çok yaşa Antalya Barosu”

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan’ın YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptaliyle ilgili şu mesajı çok çarpıcı, hepimizin hislerine tercüman olacak türden :

“Türkiye'de Anayasa da yoktur, hukuk da yoktur.. YSK, Anayasal bir suç işlemiş ve bölücü, parçalayıcı bir sürecin ilk adımı atmıştır. Direniriz”

Direnelim demokrasiyi YSK’ya ve AKP’ye rağmen yaşatmak için..

Gelecek kuşaklara yüzümüz olsun..