
Gürkut Acar
CESARET
Partili Yargıç
dönemini başlatan AKP iktidarı, aynı zamanda partili Cumhurbaşkanı dönemini de
başlattı. Böylece tarih yazdılar: Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Adaletini tarihe gömme tarihini!
“Makedonların
zamanında dünyayı sarsan ünlü hükümdarı Büyük İskender, klasik dönemin ünlü
filozofu ve bilim adamı olan hocası Aristo’ya (MÖ 384-322) sorar: “Hocam, lider
adil mi, yoksa cesur mu olmalıdır?” Bilimsel sorgulamayı daha kadim çağlarda
başlatan, günümüzde bile bazı alanlarda referans gösterilen Aristo cevap verir:
“Adaletin olduğu yerde cesarete gerek kalmaz!”. Bu nedenle bizler her yerde her
zaman öncelikle cesur olmalıyız!”(*)
Şimdi
artık her zamankinden daha fazla cesarete gereksinim var. Çünkü Anayasa
Mahkemesi olağanüstü hal (OHAL) durumunda, Anayasaya aykırı KHK (Kanun Hükmünde
Kararname) çıkarma yetkisinin kendisi tarafından denetlenemeyeceğine karar
verdi. Daha önceki kararlarında; Hükümetin KHK çıkarma yetkisinin ancak TBMM
tarafından kabul edilen olağanüstü hal ilanına sebebiyet veren “olağanüstü olaylara
ilişkin” önlemlerle sınırlı olduğunu; bunun dışına çıkılması halinde Anayasa
Mahkemesinin KHK için iptal kararı vereceğine karar vermişti.
Örneğin,
bir bölgede meydana gelen doğal afet nedeniyle veya terör nedeniyle TBMM’nin
OHAL kararı vermesi halinde; hükümetin diğer
bölgeleri de kapsayacak şekilde veya hiç ilgisi olmayan miras haklarının düzenlenmesi, Millî Eğitim sisteminin
değiştirilmesi konusunda KHK çıkartması söz konusu olamazdı... Şimdi olur.
TBMM’nin
terör nedeniyle OHAL kararı vermesi halinde, bütün tedbirlerin bu çerçevede
alınması; KHK’lerin bu çerçeveyi aşmaması zorunludur. Terör nedeniyle OHAL ilan
edip kadın-erkek eşitliği konusunda KHK çıkaramazsınız. Böyle bir KHK
çıkarıldığı takdirde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirdi. Şimdi edilmez…
Şu
anda Anayasa Mahkemesinin verdiği bu karar nedeniyle OHAL koşullarında, hangi
nedenle olursa olsun çıkarılacak KHK’ların Anayasaya aykırılığı ileri sürülemez.
OHAL ilan edildiği için Anayasanın metnine göre “Anayasaya aykırı KHK
çıkarılabilecektir. Bu demektir ki bugün (eğer cesaret edebilirse) hükümet
laiklik ilkesini kaldırdığına ilişkin Anayasaya aykırı bir KHK çıkarabilecektir
ve buna karşı Anayasa Mahkemesinde açılacak davayı Anayasa Mahkemesi
reddedecektir. Bunu peşin olarak ilan etmiş bulunmaktadır.
Bu
nedenle hepimiz daha cesur olmalıyız. Çünkü Anayasa Mahkemesinin korumadığı
değerleri biz, dişimizle tırnağımızla, korumak zorundayız artık.
Televizyon
Kanalı sahiplerinin, Gazete sahiplerinin, bunlarda çalışanların hepsinin daha
cesur olması gerekiyor, çünkü adalet yoksa cesaret gerekiyor.
Türkiye’de
kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır. Her an, uydurma bir ihbarla suçlanıp
yıllarca hapis yatabilirsiniz. Bu durumda, günlük yaşamınızı, huzurunuzu, maddi
ve manevi varlığınızı korumak için susmak, kabuğunuza çekilmek ve “etliye
sütlüye karışmamak” en akıllı davranış olmaktadır. Herkesin korku içinde
yaşadığı böyle bir düzeni “demokratik düzen” olarak kabul etmek
olanaksızdır.
Daha
önce yaşadığımız adaletsizliklerin yeniden tekrar edildiğine ilişkin kuşkular
giderek artıyor. Bildiğiniz gibi Balyoz davasında en değerli subaylarımız;
sahte dijital verilerle beş yıla yakın tutuklu kalıp 18-20 yıl hapis cezalarına
mahkûm edildiler. Buna ilişkin belgeleri bir bavul içinde, bir gazetecinin elde
ettiği, gazetecinin devlete ait gizli ve çok gizli bilgi ve belgeleri yasal
yollardan elde etmesinin mümkün olmadığı düşünülmeden, hukuka uygun olmayan
biçimde getirilen belgeler ve bilgilere itibar edilerek karar verildiği ve
kararın Yargıtay tarafından onandığı bilinen gerçeklerdir. Böylece ordudan
uzaklaştırılmış en zeki, birkaç dil bilen, işinin en büyük ustası olan
subaylarımız; her ne kadar daha sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden
yargılanıp aklanmalarına karar verilmiş ise de orduya geriye alınmış da
değillerdir.
Bu
nedenle devlete güven gittikçe azalmaktadır. Daha öncekileri, “Fetullahçı Terör
Örgütü (FETÖ) yaptı gerekçesiyle” işin içinden sıyrılanlar; bu kez “kurunun
yanında yaş da yanar” anlayışıyla adaleti yok edip herkesi daha cesur olmaya
mecbur etmesinler. İnsanca yaşanır bir ülkede, hukukun ve insan haklarının
ihlal edilmediği bir devlet düzeninde yaşamak istiyoruz.
(8)Yeniden Kazanmak,
Soner Yalçın Sayfa:263
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.