Gezi Parkı Direnişi ve destek eylemleri sadece Türkiye’de değil, dünyanın her köşesinde ses getirdi.

Ülkeyi yönetenler, ‘iç ve dış şer güçleri’ nden söz etseler de, AKP hükümetini yıkma amacını taşıdığını iddia etseler de, eylemler amacına ulaştı, geleceğin şekillenmesi açısından da çok olumlu sinyaller verdi.

Polisin ‘düşman’ gördüğü, ya da kendisine öyle dayatıldığı orantısız güç kullanımının hak arayışı için sokaklara dökülenlerin ürkütmediği, korkutmadığı ‘duran adamlar’ eylemleriyle kanıtlandı.

Taksim’de başlayan duran adam eylemleri tıpkı Gezi Parkı eylemleri gibi dalga dalga yayıldı.

Duan adam eylemlerine her yaştan vatandaş katılıyor.

Milletvekili de, belediye başkanı da, emekli de, işçi de, öğrenci de, iş adamı da ‘duran adam’ lığı seçerek ‘hayat tarzıma karışma” mesajını haykırarak vermeye devam ediyor.

Antalya’da emekli gazeteci Yeşim Ersoy ve Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz’in başlattığı duran adamlar eylemi hem büyük sükse yaptı, hem de ‘ artık bu halk durmaz, bu eylemler her fırsatta devam eder’ düşüncesini taşıyanları ve yorumları haklı çıkardı.

Eylemlerin ses getirmesi ve taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmasında organ nakli konusunda dünya çapında bir üne sahip olan Prof.Dr. Alper Demirbaş’ın tepkisinin de kuşkusuz payı büyük.

Alper Hoca, polisin vatandaşa orantısız güç kullanması ve yaralanan eylemcileri tedavi eden hekimlerin, yani meslektaşlarının elleri akadan kelepçelenerek gözaltına alınmasını protesto etmek için organ nakli ameliyatlarına bir gün ara vermişti.

Demirbaş, daha sonra düşüncesini değiştirdi ve ‘insan hayatından daha önemli bir şey yok’ diyerek vazgeçtiğini açıkladı.

Akdeniz Üniversitesi’nden ayrılmasını sağlamak adına kendisine en yakınındaki kişiler tarafından tuzak kurulduğu ileri sürülen Medicalpark Antalya Hastanesi Prof.Dr. Alper Demirbaş, daha önce de çok anlamlı bir karar vermişti.

Alper Hoca, CHP’den milletvekili olmak üzereyken, bir anda karar değiştirmiş ve mesleğe devam kararı almıştı.

Demirbaş’ın milletvekilliği garantiydi, CHP listesinin ikinci sırası kendisine ayrılmıştı, hastalarının ve hasta yakınlarının ısrarı üzerine ‘siyaset bana göre değil’ diyerek hekimliğe devam kararı almıştı.

Eylemler Antalya’da kötü başladı, iyi devam etti..

İlk günlerde Gazi Bulvarı’nda yaşananlar kabus gibiydi adeta..

Polisin AKP il binası önünde tepkisini göstermek isteyenlere yönelik tavrı asla kabul edilemez..

Bir genç gözünü kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı..

Polis saldırısında yaralanan b.azı kişilerin tedavileri hala sürüyor.

Antalya, Cumhuriyet Meydanı’nda devam eden eylemler de ise çok iyi bir sınav veriyor.

Kimsenin burnu kanamadı, polise müdahale şansı da verilmedi.

Antalya, ‘ tek yürek’ olarak sürdürdüğü eylemlerde provokatörlere fırsat vermediği gibi, her yaştan insanın katılımı ile dünyaya en iyi fotoğrafı vermişti.

Bu noktada eyleme katılanlar ile birlikte kentin yönetenlerin de payının olduğunu vurgulamak gerekli.

Pekala kim kazandı ?

Bundan sonra ne olur ?

Kimi çevrelerin iddia ettiği gibi İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir’den sonra Antalya’da ‘cadı avı’ başlar mı ?

İlk sorunun yanıtı belli..

Kazanan gençler, kazanan eylemciler, kazanan Türk bayrakları ile eyleme koşanlar, kazanan tencere tava çalarak ‘benim için ben karar veririm’ mesajını sağır sultanlara göndermeye çalışanlar, kazanan evlerini, işyerlerini bayraklarla, kırmızı beyazlı renklerle gelin gibi süsleyenler..

Kazanan Türk halkı, kazanan Antalya’nın sahipleri..

Cadı avı başlar mı ?

İhtimali zayıf, çünkü halk kararlı, kuru gürültüyle pabuç bırakmayacağını, rejime ve hayat tarsına müdahale olduğunda ‘dur’ demeyeceği dosta düşmana ispatlayan insanlar var Antalya’da..

Eyleminiz kutlu olsun..