
İbrahim Akkaya
Bulanık suda balık avlamak !
Zor zanaat gazetecilik..
İyi şeyleri yazarken kimse ‘eline sağlık’ demez..
Eleştiri yaparsa, yanlışların üzerine giderse boy hedefi olur..
Türkiye’nin pek çok yerinde gazetecilere yönelik saldırılar günlük olaylar haline geldi adeta.
Antalya’da durum farksız değil..
Gazetecilerin yazdıklarına kızanlar, zor ve yasal olmayan yöntemleri seçiyor.
Haberde ve yorumda yanlış yapılmışsa düzeltme istemek en doğal hakları.
Gazeteciler, meslek eğitine sadık kalarak düzeltme istemini yerine getirmeye özen gösterir.
Bunları yapmayanlar ise kamuoyunu yanıltıcı açıklamalarla bulanık suda balık alamaya kalkışırlar.
Gazetecilere yönelik saldırıların son kurbanı Ergin Çevik oldu.
Aksu’da gazetecilik yapan çevik, kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı.
Ergin Çevik’in Kepez’de bir düğün çıkışında 3 ya da 5 kişiden oluştuğu iddia edilen bir gurubun saldırısına uğradığını kardeşi Aydın Çevik, facebobok hesabından duyurdu..
Aydın Çevik, kardeşi Ergin Çevik’in gece karanlığında uğradığı saldırıdan ağır darbeler alarak kurtulduğunu belirterek, faillerinin yakalanmasını istedi..
Saldırının sebebi var mı bilmiyoruz..
Kişisel bir husumet mi o da belirsiz..
Çevik’in yazdığı bir haber yüzünden mi darp edildiği şimdilik belirsiz..
Dileriz konu en kısa sürede aydınlanır, suçlular adalet teslim edilir.
Sadece gazetecilere değil, her türlü saldırı, hakaret ve benzeri eylemlere karşıyız.
Bir yanlış söz konusu ise bunu konuşarak çözüme kavuşturmak, olmuyorsa hukuki yöntemleri denemek en doğrusu..
Saldırıyı nefretle kınıyorum..
Dilerim yenileri olmaz, kimse kaba kuvvete dayalı yöntemleri benimsemez..
Gerçekçi de olmak gerekli..
Yani özeleştiri de yapılmalı..
Gazetecilik mesleği ne yazık ki Antalya’da ayaklar altına alındı..
Gazetecilik kisvesi altında yapılan pek çok kirli işin olduğunu da kabul etmek gerekli..
Kafası esen gazeteci oluyor.
Kimisi bir paçavrayı tehdit aracı olarak kullanıyor.
Kimisi ‘internet gazetesi’ adı altında rüşvet istemeye kalkışıyor..
Kimileri de ‘yazarım haaa’ diyerek hedef seçtiği kişi ve gruplardan utanmadan, arsızca, yüzsüzce para talep ediyor.
Cep telefonu isteyen, kredi kartının borcunun ödenmesini talep eden, elektrik ve su faturalarını ödetmeye kalkışanlar gazeteci müsveddeleri aramızda dolaşıyor..
Seçim döneminde ortaya çıkıp, “abone-ilan vurgunu’ yapan da var.
“Danışman’ cakası ile sağı solu dolandıran da..
Aslında onlara da fazla suç bulmuyorum..
Özellikle siyasetçiler, taze aday adayları bu kirli çıkar peşinde koşanları sırtını sıvazlıyor, onları adam yerine koyup isteklerini bir şekilde yerine getirerek, gazetecilik mesleğine en büyük kötülüğün yapılmasına aracılık ediyorlar.
İlginçtir berber, kasap, terzi gibi meslekleri, hatta inşaat ustalığını yapmak için eğitim görüp, yeterlilik belgesi almak gerekirken, gazeteci için böyle bir şart yok..
‘Ne iş olsa yaparım’ anlayışını benimseyenlerin bir bölümü, sağda solda caka satmak, fırsatını bulursa vurgu yapıp, köşeyi dönmek için ‘gazeteci’ oluyor..
Bir de ‘fetteci’ diye yorumlananlar var..
Nerede yemek var, hangi kurum veya kuruluş hediye dağıtıyor, bu tipler orada bitiveriyor..
Havalarından da geçilmiyor..
Kasım kasım kasılarak, üstat havalarında yiyip, içip, sorguya çekiyor davet sahibini,,
Pekala bu hayasızca akım önlenebilir mi ?
Benim pek ümidim yok..
Çünkü Antalya’da gazeteci arsızlarından bir avuç basın emekçisi dışında rahatsız olan yok..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.