Bu Kere, "BİZİM OĞLANLAR" Başarmasın!..

Sana küsüm Nazım Baba, hem de bu "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı"nda. Bana ne demiştin hani:

-- "Güzel günler göreceğiz çocuklar

Güneşli günler göreceğiz.

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar

Işıklı maviliklere süreceğiz..." demiştin.

--Küsüm sana Nazım Baba, beni kandırdın. Hem de bu bayram gününde de. Söylediklerinden, sadece "güneşli günler" kısmı doğru çıktı. "Güzel günler" mi? Bir hayal.

--Bir kaç gün öncesinde Antalya'ya bütün dünyanın çocukları gelmişlerdi. Antalya sokaklarında gördüm onları, Antalyalı ev sahibi çocuklar ile yan yana.

--Ceyhun Atıf Kansu'nun, bir Köy Öğretmeni Şefik Sınıg için yazdığı dizeler gibiydi Antalya.

--"Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçeklerini getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara. " sözünü dinlemişler de gelmişler gibilerdi.

--Bu gün bayram, ben de Barış Manço'nun sözünü dinledim. Hani: "Bugün bayram

Erken kalkın çocuklar

Giyelim en güzel giysileri

Elimizde taze kır çiçekleri

Üzmeyelim bugün annemizi" diyordu ya. Ben de sözünü dinledim ve tüm dediklerini yaptım. Önce:

--Ankara'da, Askerlerin yoğun oturduğu, Milliyetçi-Muhafazakar Semtlerinden birinin İlk Okulunda ki bir töreni izledim. Yukarıda Allah var, Öğretmenler hala muhteşemdi. Ama programın yukarılardan gelen talimatlar doğrultusunda hazırlandığı konuşuluyordu, tanımadığım bazı veliler arasında.

--Program İstiklal Marşı ile başladı. Öğrenci konuşmalarından sonra "Onuncu Yıl Marşı" çalındı ve görevli öğrenciler gösterilerini sundu. Bir kaç veli dışında çıt yok meydandan.

--Talimatlar gereği, düğün ve cengilerin popüler kültürünün şarkı ve türküleri ile oyunlar.

--İçim "cızzzzzz etti!.."

 

Öğleden sonra, Çankaya sınırları içinde ama, eh işte demokrat-muhafazakar Yurttaşların yoğun oturduğu ama özel-paralı öğrencileri olan bir Avrupa Kökenli bir Özel Kolej'in kapalı salon törenini izledim.

--Her şeyi ile çağdaş, Atatürkçü Eğitimin ve yurttaşlık sorumluluğunun gereği ile muhteşem bir program hazırlanmıştı. Hoş açılış, saygı duruşu ve İstiklal Marşı Başlasa da, orada "onuncu yıl marşı" çalınmamıştı ama velilerin hemen hemen hepsi birden "Onuncu Yıl Marşı"nı söylediler.

--Ne enteresandı!..

--Akşamüstü ANITKABİR. Her zamanki gibi yine çok kalabalıktı ama öncelere oranla biraz azdı.

--Yine de yaşlılar, sakat arabaları ile türbanlı, başörtülü, başı açık-kapalı binlerce insan çocukları ile akın ediyorlardı.

--Ve haberler!..

--Tarihi anımsar isen, 1900'lü yıllar. Sonra, 12 Eylül Öncesi saçma sapan çatışmalar derken, meğer Amerikalı Amcaların "Our Boy's did it" dedikleri "onların Oğlanları/Çocuklarının başardıkları, bizim ceremesini çektiğimiz günler. Sonra da:

--Haberlere bakınca da aklıma Orhan Veli geldi, alıp başımı gitmek varken, neden geldim ki yine Ankara'ya demeden de edemedim.

--"Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra. " Demek ki bugün de böyle!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59