
İbrahim Akkaya
Bindiğin dalı kesmek !
Antalya denince akla turizm gelir..
Turizm, 50’yi aşkın sektörü de besliyor..
Hal böyle olunca da Antalya’da 7’den 77’ye
herkesin bir şekilde turizmle bağı var..
‘Turizmin başkenti’ olarak
bilinen Antalya’da son iki sezonda işler iyi gitmiyor.
Otelci de, pansiyoncu da, turizm çalışanı da,
üretici de, taksici de tepe taklak giden iki sezon nedeniyle sıkıntı çıktı,
mağdur oldu..
Altın yumurtlayan tavuk olarak da
bilinen turizmde yapılan yanlışlar ise bitmiyor, yenilenileri ekleniyor..
Özellikle turisti, yerli tatilciyi ‘yolunacak kaz gibi’ gören anlayış
Antalya’nın prestijini sarsıyor, yapılan iyi işleri, olumsuzlukların ortadan
kaldırmayı yönelik çabaları da yok ediyor.
İşte buna en yeni örnek..
Dünyaca ünlü organ nakli uzmanı, Antalya’nın gururu Prof. Dr.
Alper Demirbaş’ın sosyal paylaşım sitesi
facebook mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum..
Alper Hoca, “ Çıralı’ başlıklı paylaşımında şunları yazıyor:
“Uzun süredir gidememiştim. Geçen hafta sonu
bir geceliğine gidip belki de dünyanın en güzel koylarından yeşilin tüm
tonlarıyla denizin en temizini bir tablo gibi önünüze seren Çıralı’da bir gün
geçirelim diye düşündük dört arkadaş. Olağanüstü bir coğrafya Çıralı.. Ana
yoldan Çıralı’ya etkilemeye başladı bizi. Sahile indiğimizde ise çarşaf gibi turkuaz rengi bir deniz. Muhteşem bir koy ve yeşilin her tonu. Sahilde
salaş restoranlar. Denize girmek istedik. Restoranların bir tanesinin aynı
zamanda soyunma kabini ve duşu varmış. Kabinin
içine girince ilk şokumu yaşadım. Şehirlerarası ufak benzin istasyonlarının
tuvaletlerinden daha kirli. Hiç bir yere dokunmadan mayomu giyebildim sonunda.
Kendimi denize bıraktım. Muhteşem bir deniz bir süre yüzdüm, sonra sahildeki
bir restorana oturduk arkadaşlarımla. Akşam yemeği vakti geldi. Fazla bir şey
yemeye niyetimiz yoktu. Sonuçta bir kaç
salata ve pide yedik. Kalkma vakti gelince hesap istendi. Gelen hesap
gazetelerde Bodrum’daki beachlerdeki
hesaplara rahmet okur cinstendi. Arkadaşlarımdan biri sordu-bu çok fazla değil
mi ?- Restoranın sahibinin yanıtı: Antalya’nın ödüllü restoranlarından 7
Mehmet’e nazire yaparcasına burası 8 Mehmet oldu- Daha sonra konaklamak
için bir pansiyona gittik. Adını vermemde sakınca yoktur sanırım. ‘Nerissa’ yemyeşil bir doğanın içinde
tertemiz bir tatil köyü. Bölgenin tapulu ve planlı nadir yerlerinden
birisiymiş. Rahat bir uyku ve güzel bir kahvaltıdan sonra sahile inmeden
Antalya’ya döndük. Bu tür şeyleri paylaşmayı hiç sevmem ve ilk defa bu tür bir
paylaşım yapıyorum. Çıralı sahillerindeki diğer restoranların nasıl olduğunu
bilmiyorum. Ancak sizlere tavsiyem
Çıralı’yı ihmal etmeyin. Ancak bu doğa harikasına giderken kod adı ‘ 8 Mehmet’
olan restoramsı yerlere dikkat edin”
Bindiğin dalı kesmek buna denir..
Kendilerine ‘turizmci’ diyen aslında turizmin katili olan bu tiplere fırsat
verilmemeli..
Yanlış yapanı, Antalya’nın vizyonuna zarar
veren bu kişileri bir şekilde dışlamalı, onların bir çuval inciri berbat
etmelerine izin verilmemeli..
Sezonun çok kötü başladığını biliyoruz.
2016 sezonunda Antalya’nın yaşadğı
sıkıntıları biliyoruz..
Bakınız Kaleiçi
Birliği Derneği Başkanı Lütfi Çakır ne diyor :
“ Kaleiçi ayakta durma mücadelesi veriyor. Sezonun ortasına geldik
ama durum geçen sene yaşananlardan farksız gibi. Umudumuz bu sene için de
kırılmaya başladı”
Hal böyle iken Çıralı’da 8 Mehmet gibi
işletmelerin yanlışları durumu daha kritik bir noktaya taşıyor..
Herkes aklını başına almalı..
Denetimler ciddi yapılmalı, kimsenin gözünün
yaşına bakılmamalı..
Yoksa bu sezon da dizlerimizi döveriz..
.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.