Lafa geldi mi mangalda kül bırakmıyorlar.

Kameraları görünce bülbül gibi şakıyorlar.

Ancak iş uygulamaya gelince yoklar.

Birden derin bir suskunluk içine giriyorlar.

Dut yemiş bülbüle dönüyorlar.

Sanki itiraz eden, tepki gösteren, eylem yapan, “Onları toprağa gömeriz” türünden açıklamalar yapan başkaları.

Sözüm 100. Yıl Spor Kompleksi’nde 33 bin kişilik stadyum için yapılan ihaleye Antalyaspor taraftarı gibi seyirci kalanlara..

TOKİ’nin yaptığı ihale ile ilgili itiraz süresi dün akşam bitti, Antalya’dan kimse “Bu planlama uygun değil” diyerek itiraz etmedi.

Antalya stadının ihalesini alan Akay firması ihaleye itiraz olmadığı için bu ayın içinde sözleşme imzalamak için davet edilecek, 5 gün içinde yer teslimi yapılacak.

İhale sözleşmesine göre Antalya Stadyumunu Akay firması 800 günde bitirip teslim edecek.

Oysa Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, 100. Yıl planlamasına imar açısından itiraz edileceği korkusunu yaşıyordu.

Bakan Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada adeta yalvarmış ve “Ne olur Antalyalılar itiraz etmesin, itiraz edilirse Antalya birkaç yıl daha stadyum için beklemek zorunda kalır” demişti.

Suat Kılıç boşuna korkmuş..

Antalya’da TOKİ’nin ihalesine itiraz edecek yürekli yokmuş.

Demek ki her basın açıklaması, her eylem, her sözde suç duyurusu medyatik olmak içinmiş, kamuoyuna şirin görünmek, Antalya kamuoyunun gazını almak içinmiş..

‘100. Yıl’da stadyum karşılığı ticari alan ve rezidanslar yapılamaz. Böyle olursa eylem yapar, halkı sokağa dökeriz” söylemlerinde bulunanların ne denli samimi oldukları bir kez daha ortaya çıktı.

Birkaç yakışıklı söz et, basına fiyakalı demeçler ver, siyaseten rant kazan, sonra da başını kuma sok, çok acıdır ki Antalya’daki tablo bu.

Sırça köşklerden nutuk atmak güzel.

Gazetelerde, televizyonlarda boy göstermek harika, ama iş elini taşın altına sokmaya gelince yan çiz, olup bitsin..

Hemen vurgulamak gerekir ki 100. Yıl Spor Kompleksi’nde stadyum yapılmasına karşı gelemeyiz.

Tepkimiz, direncimiz stadyum karşılığında Antalya’nın bu paha biçilmez arazisinin satılmasına..

“Antalya’nın dinamikleri” dediğimiz kişi ve kuruluşlara çok güvendik, onların koşulları ne olursa olsun 100. Yıl’ın Antalya’dan kaçırılmasına, sermaye sınıfına hediye edilmesine, peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini sanıyorduk, yanılmışız, hem de çok yanılmışız.

Sadece 100. Yıl için değil feryadımız..

Antalya esnafını bitiren AVM’ler konusunda da aynı senaryo oynanıyor.

Bakınız Konuksever Mahallesi’ndeki Antalya’nın en büyüğü olacağı söylenen AVM ile ilgili planlamaya..

Tek itiraz eden CHP’li Antalya İl Genel Meclisi Üyesi Songül Başkaya..

Başkaya’ya alkış tutanlar, ‘arkandayız’ diyenler ise ortada yok..

İster istemez “Bu işin içinde başka hesaplar, çıkar hesapları var” diye düşünüyorsunuz. 

Songül Başkaya, esnafın belalısı AVM’ye itiraz ediyor, esnaf örgütleri tepkilerini basın açıklaması yaparak göstermeye çalışıyor.

Kendilerince esnafın gazını alıyor..

İtirazı komisyon anında görüşüp reddediyor, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın da bir ay sonraki Meclis’e getirme olasılığı olduğu halde yangından mal kaçırırcasına devam meclisine getirip, sorunu çözüyor..

Sonra da “Gündeme almasam bana dava açacaklardı” diyerek kendini aklamaya çalışıyor..

Songül Başkaya gibilere “Antalya’nın delisi” diyenler var..

Böyle deliliğe can kurban, Başkaya yılmıyor, yeni bir itiraz için hazırlık yapıyor..

Antalya’da şu acı gerçekle yüz yüzeyiz..

Gemisini yürüten kaptan, herkes her planlamadan kendisine nasıl bir pay, nasıl bir rant çıkar düşüncesiyle hareket ediyor..

Kasaba kurnazlığı ile kamuoyunu ve üyelerini oyalamaya çalışıyor.

Demek ki Antalya sahipsiz..

Bu kafayla biz daha çok dizlerimizi döveriz..