
Gürkut Acar
Anayasa Mahkemesi neyi korur?
Müjde! Artık Ordumuzun sivil memurları “kirli sakal” bırakabilecekler.
Türkiye’de içte ve dışta savaş yapılırken, ülkemizin tamamında Olağan Üstü Hal (OHAL) ilan edilmişken; AKP iktidarı; bunlardan daha önemli(!) bir konuyu acilen çözümlemiştir: “kılık kıyafet yönetmeliğinde değişiklik yaparak” Ordumuzun sivil memurlarının “kirli sakal” bırakma özgürlüğünü tanımıştır(!). Ayrıca, sivil kadın memur, (pardon memure) olarak çalışan kamu görevlilerinin de başörtüsü takma özgürlüğünü sağlamıştır.
Kesinlikle söyleyebiliriz ki bu andan itibaren artık, ordumuzun sivil memur çalıştırdığı her birimde, her odada, bir başörtülü kadın mutlaka atanacak ve bulundurulacaktır.
Toplumu yavaş, yavaş çağdışı kılık kıyafete, kravat takmamaya, çağdaş uygarlıktan koparmaya and içmiş bir iktidarla karşı karşıyayız.
Her fırsatta iki adım ileri bir adım geri atarak ilerliyor...
Mustafa Kemal Atatürk ve laiklik düşmanı bir TBMM başkanı seçerek Atatürk’ün fotoğraflarını, kurucusu olduğu meclisten kaldırmaya başladılar. İki fotoğrafı kaldırdılar; tepkiler üzerine birini geri koydular. Diğer hâlâ konulmadı.
Bu gidişin sonunda, birgün sakal bırakmayı mecburi hale getirirlerse şaşmamak gerekir. Çünkü IŞİD ile İktidarın düşünceleri aynıdır: şeriat devletini kurmak, Türkiye Cumhuriyetini yıkmak! Nitekim, Irak’ta IŞİD’ten kurtarılan bölgelerde erkekler berberlere koşmuşlardır. IŞİD’in mecbur bıraktığı sakallarını kesmek için...
Kadınlar için de önce başörtüsü bahanesiyle başlayan göstermelik özgürlük, bütün kadınları çarşafa sokuncaya kadar sürecektir.
Betti Mahmudi’nin “Kızım Olmadan Asla” kitabında yazdığı gibi; İran’da “her şey küçük ödünlerle başladı. Bize önce tırnaklarınıza boya, oje sürmeden okula gideceksiniz dediler. Biz de “doğal hali daha güzel” diyerek tepki koymadık. Okula giderken başörtüsü takmamızı istediler; “nasıl olsa evimizde takıyorduk, okulda da takarız” dedik tepki koymadık. Bir yıla kalmadan kendimizi kara çarşaflar içinde bulduk”...
Türkiye’de oynanan oyun aynıdır.
Bütün bunlar olurken; Anayasa Mahkemesi; 12.10.2016 tarihli toplantısında, 668 ve 669 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamelerinin bazı kurallarının iptallerine yönelik talepleri, yetkisizlik nedeniyle reddetti.
Oysa, dava dilekçesinde: “olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri (KHK) ile yapılması öngörülen işlemlerin “tedbir”
niteliğinde olması gerektiği, tedbirin, mahiyeti gereği geçici bir
nitelik taşıdığı, ilan edilen olağanüstü hâlin sebep ve amacı, darbe
girişimi nedeniyle bozulan kamu düzeninin etkili ve süratli biçimde
yeniden tesisi iken dava konusu kuralların bu amacın ötesine geçerek
bazı kurum ve kuruluşların teşkilatlanmasıyla ilgili düzenlemeler
öngördüğü, olağan kanunlarda olağanüstü hâl sona erdikten sonra da
yürürlükte kalmaya devam edecek değişiklikler yaptığı, bu nedenle dava
konusu kuralların olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda
çıkarılmış KHK olarak nitelendirilemeyecekleri ve yargı denetimine
tabi oldukları belirtilerek anılan kuralların Anayasa’nın Başlangıç
kısmı ile 2., 6., 7., 8., 11., 91. ve 121. maddelerine aykırı
oldukları ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi “Anayasa’nın 148. maddesinin lafzı,Anayasa koyucunun amacı ve ilgili yasama belgeleri göz önünde
bulundurulduğunda, olağanüstü dönem KHK’larının herhangi bir ad
altında yargısal denetime tabi tutulamayacağı açıktır. Anılan hükme
rağmen yapılacak yargısal denetim, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 11. maddesiyle ve hiçbir kimse veya
organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisi
kullanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 6. maddesiyle bağdaşmaz” şeklindedir.
Bu kabule göre, iktidar “Artık Türkiye’de şeriat hükümleri geçerlidir. Kadınlar mirastan ancak erkeklerin yarısı kadar pay alırlar. İki kadının şahitliği ancak bir erkeğin şahitliğine eşit sayılır” “medeni nikâh kaldırılmıştır, artık nikâhları imamlar kıyacaktır” hükümlerini getirseler bile Anayasa Mahkemesi olağanüstü hal gerekçesiyle bu kanunları denetleme yetkisinin kendisinde olmadığı gerekçesiyle iptal davalarını reddedecektir.
Bu durumda Anayasa Mahkemesi neyi korumaktadır?
Anayasayı mı?
İktidarı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.