
Gürkut Acar
ALKOL YASAĞI
Antalya
Emniyet Müdürlüğü ve Antalya Valiliği: “çevreyi rahatsız edecek şekilde, araç
içerisinde ve açıkta alkollü içki içilmesini yasaklayan bir açıklama yaptı.
Antalya Emniyet Müdürlüğünün internet sitesinde yer alan
açıklamayla, “Kamunun istifadesinde açık park, bahçe ve üzerinde tesis
bulunmayan açık alanlarda, belediye sınırları içerisinde meskûn mahallerde,
karayollarında, umuma mahsus yerlerde veya umumun istifadesine sunulan piknik
ve ören yeri gibi alanlarda, gar, otogar, meydan, cadde, sokak, tarihi ve
kültürel mekânlarda, ibadethaneler ile terk edilen kullanılmayan yapılar,
inşaatlar, banka ATM’leri, köprü altları, mezarlıklar, gezinti yerleri vb. ile
nerede park halinde olduğuna bakılmaksızın her türlü aracın içerisinde çevreyi
rahatsız edecek şekilde ve açıkta alkol alınması yasaklandı.
Bu yasaklamayı
Antalya İl Yöneticileri kendiliklerinden yapmamışlardır. Mutlaka emir yüksekten
gelmiştir. Her
ne kadar Antalya Valiliğince, gelen tepkiler üzerine; “bahse konu kararın, bir yasaklama değil, aksine insanlarımızın rahatsız
edilmeyecekleri bir ortamda ve özgürce yaşamalarını sağlamayı hedeflediğini
tekraren vurgulamak isteriz” denildiyse de bunun inandırıcı bir yanı olmadığı
açıktır.
Çünkü Sarhoşluk suçu Kabahatler
Kanununun 35. Maddesinde zaten düzenlenmiştir: “Sarhoş olarak başkalarının
huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk
görevlileri tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir. Kişi, ayrıca
sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.” 2559 s. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun
13. maddelerinde sarhoşluk ile ilgili düzenlemeler mevcuttur. Valiliğin kararı
Kabahatler Kanununa aykırıdır. Çünkü Kanun Sarhoşluğu huzuru bozması halinde
yasaklamaktadır. Valilik ise açık alanlarda içki içilmesini yasaklamaktadır.
Valilik kararında sarhoş olmaya gerek kalmadan, sadece sayılan alanlarda içki
içtiği için insanlar yakalanıp karakollarda özgürlüklerinden yoksun
bırakılabileceklerdir.
Kanun:
rahatsızlık veren sarhoşluğu, Valilik ise içki içmeyi yasaklıyor.
Antalya Valiliği, tam da Turizm Mevsiminin
başladığı bir sırada böyle bir açıklamayı, anımsatmayı neden gerekli görmüştür?
Yoğun
şekilde tartışılan bu konuda akla gelen sorular şunlardır:
ü Türkiye’de
krallık yönetimi getiren bir halk oylamasından sonra %60’a yakın HAYIR diyen
Antalya halkı ve Turizmden ekmek yiyen Antalyalı Turizmciler cezalandırılmak mı
istenmektedir?
ü Ordunun,
yargının, polisin, Üniversitelerin, Tarafsız devlet bürokrasisinin ve
Demokratik Kitle Örgütlerinin, yani demokrasinin tasfiye edilmesinden sonra
sıra ŞERİAT düzenine geçmeye gelmiş olduğundan buna bir alıştırma mı yapılmaktadır?
Tepkiler ölçülmeye mi çalışılıyor?
ü Cumhurbaşkanının
partiye kayıt olmasından sonra BAKANLAR KURULU değişikliği ile AKP’nin kendi
içinde yapacağı tasfiyeyi sağlamak ve bazı milletvekillerinden kurtulmak üzere
erken seçime gitme hazırlığı mı yapılmaktadır?
AKP’nin
alkol tartışması çerçevesinde kendi tabanını yeniden bloklaştırma manevrası mı
yapılmaktadır?
Hepsi olanaklı ve olasıdır.
Oysa
“alkollü içkilerin tarihi insanlığın tarihi ile yaşıttır. Nuh’un gemisindeki
insanların şarap içerek hayatta kaldıkları, şarabı onların dünyaya yaydığı rivayet
olunur. Mitolojiye göre şarabın ana vatanı Ege havzasıdır. En eski dinlerden
biri olan Musevilikte sarhoş olmamak koşuluyla içki içilmesine izin vardır.
Şarabı “İsa’nın kanı” olarak kutsal sayan Hıristiyanlık, içkiyi törenlere
katmıştır. İçkiye karşı en katı tutumu takınan İslamiyet’in bile içkiyi
yasaklama kararı vermesi kolay olmamıştır.”(1)
“17.
Yüzyılda şaraba uygulanan yasaklar yüzünden Osmanlı toplumu rakı ile tanıştı.
Rakının Arapçası “arak” olup, Osmanlı Devleti’nde uzun süre “arak vergisi” adı
altında vergi toplanmıştır. 1878 yılında devletin borçlarını ödeyebilmesi için
altı verginin “Rüsum-u Sitte” adı altında birleştirildiği ve bu vergilerin
temel kaynağının rakıdan alınan bu vergi olduğu görülmektedir.”(2)
“Fındıklı
Mehmet Ağa tarafından yazılan “Silahtar Tarihi” kitabında tespitleri göre,
Osmanlı Devlet hazinesi sıkıştığı zaman alkol, tütün ve şarap satışını serbest
bırakmış ve meyhanelerin açılmasına karar vermiştir. Sarhoş lâkabıyla anılan
II. Selim beş vakit namaz kılar ama ayık gezmezdi.(3)
Ülkemizde;
2016 yılı itibariyle İçkilere göre vergi oranları
şöyledir: Bira: Litresi 8.40 lira. Alınan vergi
4.43 lira (Yüzde 52); Rakı: Litresi 90 lira. Alınan vergi 49.31 lira
(Yüzde 55); Şarap: Litresi 40 lira. Alınan vergi 9.63 lira (Yüzde 24); Viski:
Litresi 120 lira. Alınan vergi 60.25 lira (Yüzde 50) vb… Buna göre Türkiye çapında içkiye ödenen
paranın yüzde 49.1’i vergi olarak devlete gidiyor. (4)
Osmanlı’dan bu yana alkol ve
türevleri dinsel nedenlerle ve toplumsal huzuru sağlamak düşüncesiyle yasak
edilmiştir. Ancak devletin mali krize girdiği anda başvurulan en önemli gelir
kaynağı olmayı sürdürmektedir. İran’da idam cezası bile alkol tüketiminin
azalmasını sağlayamamıştır. Demek ki yasaklarla, baskılarla, fiyatlara yüklenen
aşırı vergilerle alkol tüketiminin azaltılması olanaksızdır. O halde başka
yollar ve yöntemler bulmak zorundayız.
Bu nedenlerle Antalya
Valiliğinin yasaklama kararı içki içenleri ötekileştiren, dinsel kuralların
devlete uygulandığını gösteren, özünde laik devlet anlayışını kemirmek için
verilmiş, düşmanlık yaratan, toplumsal yaşamı giderek dinselleştirmeye yönelik,
demokrasiyle, Anayasa ile bağdaşmayan, yaşam biçimine müdahale niteliğinde ve kanuna
aykırı, bir karardır.
(1)Türkiye
Sorunları Nisan 2015 sayı:104 Sayfa:22)
(2)AGE Sa:23
(Ayşe Hür, 26.05.2013,Radikal Gazetesi.
(3)AGE S:23
(S.Yalçın, 18.11.2007 Hürriyet).
(4) https://bianet.org/bianet/yasam/157944-icki-parasinin-yarisi-devlete-gidiyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.