
Mustafa Yıldırım
Al sana Merve!
Önceki yazı Türkiye Asya'ya Yönelince (1)'den
ABD 1996'dan ber kendisini dünya dinlerinin
koruyucusu ilan ederek ülkeleri parçalamak için önüne gelen dini, mezhebi,
tarikatı kullanıyordu. Türkiye'de türlü suikastlar, toplu isyanlarla sonuç
alamayınca yepyeni bir oyuna girişti. Merve Safa Kavakçı, seçime 40 gün kala ABD'ye
bağlılık yemini ederek Amerikan vatandaşı oldu. 20 Nisan 1999 seçimleri için
aday olan Ayşenur Tekdal, birdenbire Ankara 1. Bölge 4. sıraya kaydırıldı.
Merve Safa Hanım da onun yerine İstanbul'da seçilebilir sıradan aday
gösterildi... Konu aslında "türban" değildi, çünkü parti
kurucularından Ahmet Tekdal'ın kızı Ayşenur Tekdal da türbanlıydı ve ABD
vatandaşı Merve'ye yer açılınca seçilememişti. Merve Safa Hanım, yasa gereği ABD
vatandaşlığına geçeceğini Türk Cumhuriyeti Devletine bildirmek, mahkeme
kararını beklemek zorundaydı; ama o öyle yapmadı ve ABD'nin Uluslararası Din
Hürriyeti operasyonuna uygun çok önemli işe girişti. Zifiri Karanlıkta, Cilt
2, Cellad'ın Zaferi, 2016, s. 782-793'den
Önce İran sonra ABD desteği
Merve Safa Kavakçı'nın TBMM'de olay yaratması,
Humeynicilerin yıllardır Anadolu'ya yaydıkları başörtüsü eylemlerini canlandırdı,
dünyaya yaydı.
Bu tür
eylemleri o güne dek desteklemeyen medyacılar da bir düğmeye basılmışçasına
Merve Safa Kavakçı'yı destekleyen yazılar yayınladılar. Merve Safa Kavakçı'nın
geçmişinden habersiz devlet yöneticileri ve hükümet şaşkındı.
Gösteriler genişledi. Yurtdışında ilk sert
gösteriyi Tahran'da Hizbullahi kadınlar düzenledi. Arkası hemen geldi;
Washington'da, Gazze'de gösteriler her gün yineleniyordu. (...)
Washington'da yönetimle içli dışlı çalışan Hamas yöneticilerinin
örgütleri, ABD Dışişleri'ni Türkiye'ye karşı kışkırtmak için var güçleriyle uğraşıyorlardı.
Teksaslı İmam Yusuf Ziya Kavakçı (şimdi
"Şeyh" deniyor) ISNA (Kuzey
Amerika İslam Topluluğu) danışma kurulundaydı. ISNA imamı, yemin töreninde ABD
Başkanı'nın sağında yer alacak denli güçlüydü.
ISNA Merve Safa Hanım'ın eylemini desteklerken işi
Atatürk'e saldırmaya dek vardırdı; Humeyni'ye dayanarak Atatürk'ün
Türkiye'de yüz binlerce Müslümanı öldürdüğünü ileri süren iletiler yayınladı.
Tahran'dan Washington'a dek uzanan Türk
Cumhuriyeti karşıtı koalisyon, bir anda ortak hedefte birleşmişti. Basit gibi
görünen operasyon, yıllardır sürdürülen İslamcı eylemlerin tümünden daha
etkiliydi.
Kara çarşaflı kadınların Tahran Üniversitesi
önündeki gösterilerinde taşınan Merve Safa Kavakçı resimli posterlerin arasındaki
İngilizce "Islam means freedom
[İslam
özgürlük demektir]" yazılı pankartla Batı dünyasına sesleniliyorlardı.
Merve bahanesiyle Malatya'da kıyam
Aralık 1992 ortasında
Humeyni'nin kızı İstanbul-Fatih'te cihad ilan ettikten bir ay sonra Uğur Mumcu,
Kudüs Kuvvetleri'nin yerli örgütünce öldürülmüştü. Suikasttan sonra Kağıthane'de
toplanan 20 bin kişinin "Yaşasın Hizbullah haykırışları arasında "Aziz
Nesin hakkında İslamın hükmü yerine getirilecektir" denilerek ölüm kararı duyurulmuş
ve Madımak'ta insan yakmaya dek sürdürülen eylemler zinciri başlatılmıştı.
Bu olaydan 6 yıl sonra o
günleri andıran gösterilere benzer eylemler Merve Safa Hanım bahanesiyle
yineleniyordu. Örneğin Malatya'da, 31 Nisan 1999'da, Cuma namazı
sonrası 400 kişi polisle çatışmaya başladı ve bir polis müdürü başından yaralandı.
Bir hafta sonra, İslami Dayanışma Vakfı, Türkiye
İslami Hareketi, Mazlum-Der, İbda-C, Hüseyin Velioğlu'nun
Kürt Hizbullahileri, "Ya Allah Bismillah
Allahuekber" diye haykıran gruplar yeniden eylemdeydi. Söğüt Camisi ve Esnaf
İşhanı'ndaki Medine Mescidi'nde kılınan namazdan sonra topluca yürüdüler. Örgütlü,
disiplinli 3.000 eylemci, polisleri taşlayarak sloganlar atıyorlardı:
Yahudi
Rektör!
Zulme karşı omuz omuza!
Türbana uzanan eller kırılsın!
Vatandaş polis omuz omuza!
İslami hareket engellenemez!
Malatya rektöre mezar olacak!
Merve içeri Ecevit dışarı!
Kahrolsun laik diktatörlük!
Polisle çatışma genişledi; 25'i polis, 75 kişi
yaralandı. Eylem kente yayılıyor, gösterici kadınların hemen arkasında militan
erkekler yer alıyordu. FP [RP] üyeleri ve yandaşları, çok sayıda dernek ve
vakıf, eylemi destekliyordu.
Eylemcileri Medine Mescidi İmamı Ramazan Keskin'in
yönlendirdiği ileri sürüldü. İmam, 1983'te Malatya merkezinde, duvarlara Humeyni'yi
öven yazılar yazdığı için gözaltına da alınmıştı. 10 Kasım 1994'te de Anıtkabir'deki
tören sırasında elinde Kuran'la olay çıkartan Mahmut Kaçar'ı Malatya'daki Radyo
Nida'da programa çıkartıp konuşturmuştu. Sık sık İran'a gidip geldiği belirtilen İmam
hakkında 25 Eylül 1997'de de halkı kışkırttığı gerekçesiyle tutuklama kararı
çıkartılmış, sonra serbest bırakılmıştı. 1999'das Merve Safa Hanım bahanesiyle
eylemdeydi.
Emniyet, İnönü Üniversitesi Rektörü Ömer Şarlak'ı
öldürmeye hazırlananların izini sürerek 24 kişiyi yakaladı. Hüseyin Velioğlu
örgütüyle dayanışan Vasat örgütünün militanlarına silahlı eğitim veren 4 polis
ve ordudan atılan bir astsubay da yakalananlar arasındaydı.
Valiliği'nin özel raporunda eylemleri İslamcı darbe
örgütleriyle vakıfların, Hizbullahi Davet grubunun yönlendirdiği, ayrıca el
altından PKK militanlarınca desteklenerek kışkırtıldığı belirtiliyordu. İmam
Ramazan Keskin, son eylemlerden sonra
ortalıktan kaybolmuştu.
(...)
ABD devletiyle Cihatçıların eylem birliği
Türkiye deprem yıkımıyla uğraşıp yaralarını
sarmaya çabalarken, ABD güdümündeki sözde sivil toplum örgütleri de devleti
yıpratmak için Soros'un radyosunu, yabancı ortaklı televizyonları, Türk
Cumhuriyeti karşıtı gazeteleri kullanıyorlardı.
Türkiye'yi sarsan büyük yer sarsıntısı da kindarları
durduramamıştı. ABD'de Filistinli cihatçı Selam Marayati'nin eşi, ABD Dışişleri
Uluslararası Din Hürriyeti Komitesi (Başkanı Haham Saperstein) üyesi Leyla
Marayati'nin örgütlediği SUM (Sisters United for Merve - Merve İçin Birleşen
Kızkardeşler) kampanyayı genişletiyor; ISNA Para toplamaya başlıyordu; Hamas'ın
Amerikan temsilcisi Nihad Awad, ABD Dışişleri'ne heyetlerle gidip Türkiye'ye
ambargo uygulanmasını istiyordu.
Georgetown Üniversitesi'nde John Lee Esposito, Merve
Safa Hanım'ın da katılacağı ve "Erbakan bizim Başkomutanımızdır"
diyeceği toplantıyı hazırlıyordu. (Oysa Başbakan Erbakan'ı 1997'de çadırında
kabul eden Muammer Kaddafi basın toplantısında yanında oturan Erbakan'a dönerek
"Ben İslam Orduları Başkomutanıyım; Erbakan da benim yardımcımdır"
demişti.)
İran'daki Ayetullahlar tiranlığı da boş durmuyor;
resmi ağızdan "Türkiye'de özgürlükler tanınmalıdır" diyordu.
"Türkiye'ye İslam devrimi çoktan ihraç edildi" diyen Dışişleri Bakanı
Ali Ekber Velayeti de boş durmuyor; Tahran'da Ermenistan, Suriye ve Yunanistan
dışişleri temsilcileriyle özel toplantı düzenleyerek Türk Cumhuriyetini
kuşatmaya çalışıyordu.
Türk devletinin tepkisi çok sert oldu.
Ayetullahların sözcüsü Hassan Ruhani'nin resmi yanıtı da çok daha sertti:
"Türkiye'ye gereken cevap yakında verilecektir!"
Ayetullah Ruhani'nin belirttiği cevap Ekim
1999'da, Ankara'da Kudüs Kuvvetleri ameliyatçılarınca verilecekti. Daha
ayrıntılı ilişkiler ve sonrası için Zifiri Karalıkta 1-2 kitaplarından
yararlanılabilir.
*
Bugünlerde Şeyh babasının kızı Merve Safa Hanım'ı,
zurnanın son deliği Kıbrıslı Nazım'ın müridi, dolayısıyla İngiliz bağlısı
olmakla karalayanlar, onun ABD'deki İslamcı dava arkadaşlarını, ABD Dışişlerini
unutuveriyorlar! Bir iki alıntıyla işi yalnızca CIA'ya bağlayıp
Tahran-Ortadoğu-Avrupa-Washington hattında oynanan oyunu bilerek ya da bilmezden
gelerek örtmek gerekmiyor; çünkü Merve Safa Hanım, davasını, Amerikan
vatandaşlığını ve hiçbir eylemini gizlemiyor.
Gafletle neyi örterse örtsünler, Merve Safa Hanım
başarıyla sürdürdüğü İslamcılık davasını, Malezya'da Büyükelçilik göreviyle
daha da yücelterek Okyanustan Amerika'ya bağlayacaktır.
Öneri
Merve Safa Hanım, TBMM'ye
"Bilgisayar Mühendisi" olduğunu bildirmişti. Bugünlerde de öyle
olduğu yazılıp çiziliyor. Onun okuduğu üniversitede Bilgisayar Mühendisliği
Bölümü yoktu. Bu nedenle ya diplomasını göstermeli ya da yanlış
bilgilendirdiğini açıklamalıdır. Bu tür yanlışlıklar Türkiye'de ciddiye
alınmaz, ama Büyükelçiyseniz dost demezler yüzünüze vuruverirler.
Not: Konuyla ilgili ayrıntılar, kaynaklar ve belgeler için Sivil
Örümceğin Ağında ve Zifiri Karanlıkta 1-2 kitaplarına başvurulabil
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.