14 yıldır iktidarda olan AKP’nin devleti tümü ile ele geçirip tek adama teslim etme planları eksiksiz sürüyor.

         Önce TSK’yı, Ergenekon, Balyoz ve benzeri kumpas davaları ile çökertip yönetimini şimdilerde “paralel” olarak tanımladıkları “F tipi” polis, savcı ve hakimlere tutuklatan, daha sonra malum 17-25 Aralık sürecinden sonra bu örgüt mensuplarını mülki yöneticiler, TSK, emniyet, adliyeden uzaklaştıran AKP;

         Silahlı kuvvetler, emniyet, yargı ve bürokrasiden sonra TBMM’ni ele geçirmek niyetinde görünüyor.

         Tam bu noktada, dokunulmazlıkların kaldırılmasının gündeme getirilmesi tesadüf değildir.

         Koro halinde talep ettikleri Başkanlık Sistemi’nin doğal sonucu olarak, ülkede iki partinin faaliyet göstermesi talep edilmektedir.

         Bu nedenle, öncelikle HDP’li vekillerin meclisten cezaevine gönderilmeleri, ilk akla gelendir.

         Planın ikinci kısmı, MHP’ye yönelik olup parti içerisindeki tartışmanın tarafı olarak kongrenin yaptırılmaması yolu ile MHP’nin baraj altında kalmasının yolu açılmak istenmektedir.

         Bu durumda, CHP ve AKP’den oluşan bir meclis düşünülmekte ve mecliste 400 AKP, ve 150 CHP milletvekili olacağı öngörüsü ortaya çıkmaktadır.

         Dokunulmazlıkların kaldırılması talebine, MHP ve CHP’nin destek vermesinin anlaşılır ve izah edilir bir yanı yoktur.

         Dokunulmazlık, iktidar milletvekilleri için değil, muhalefet milletvekilleri için gerekli ve zorunludur.

         Ülkenin Başkanlık tartışmaları içerisinde ve terörün tavan yaptığı bir zamanda, kendisini PKK terör örgütünden soyutlayamayan siyasi partinin milletvekillerinin ve yöneticilerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak meclis dışına çıkarılmaları şu an için kabul edilir ve anlaşılır görünse de, işin aslı operasyonun sadece HDP’ye yönelik olmadığı gerçeği karşısında dokunulmazlıkların kaldırılması yönündeki eksik, hileli ve bir kereye mahsus anayasa değişikliğine destek vermek,  son derece sakıncalıdır.

         En önemlisi ve en vahimi CHP ve MHP lider ve üst yöneticilerinin AKP’nin de ötesinde Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yapma çabalarına ilişkin söylemlerin haklılığı gibi garip bir sonuç ortaya çıkacaktır.

         MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, üst üste iki grup toplantısında AKP’nin yanındayız, AKP’nin destekçisiyiz sözleri manidardır.

         AKP’nin terörle mücadele politikasını destekliyoruz demek yerine salt bu politika gerekçe gösterilerek AKP’nin yanındayız, destekçisiyiz şeklindeki beyanlar; maalesef MHP’nin de kendi partisini barajın altına itme gibi bir sonucu istemeden sağlayacağı üzüntüyle izlenmektedir.

         Yapılması gereken, eskiden yapıldığı gibi TSK, Emniyet, yargı, basın mensupları velhasıl tüm kişi ve kurumlar yok edilirken ses çıkarmayanlar veya yeterli muhalefeti yapamayanlar,

         Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra bizzat Cumhurbaşkanı’nın emri ile cezaevine konulacaktır. Bu kişiler arasında muhalefet Genel Başkanları da dahildir.

         Bizden söylemesi…

         Saygılarımla…