“Ekonomimiz adeta
tek kanatıl kuş misali uçmaya çalışıyor”
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası(ATSO)Başkanı Davut Çetin’in bu sözleri nüfusun yarısını oluşturan kadınların işgücüne katılımında tıpkı siyasette olduğu gibi ikinci planda olduğunun itirafı gibi.
Çetin’e göre kadınların hayatın her alanında en az erkekler kadar etkili olması önemli..
Şöyle diyor ATSO’nun Başkanı :
“Türkiye’de kadın erkek eşitliğinde çalışma yaşamı
alanında en kötü durumdayız. Bu tablo, İstiklal Savaşı’nı kadınları ile omuz
omuza vererek kazanmış, dünyada kadınlarına seçme ve seçilme hakkını ilk veren
ülkelerden birisi olan çağdaş Türkiye’ye yakışan bir tablo değildir”
Gerçek
şu ki cinsiyet eşitliği noktasında çok gerilerdeyiz.
Dünya Ekonomik
Forumu’nun ‘Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi 2016 Raporu’na göre Türkiye,
kadın-erkek eşitsizliği açısından 144 ülke arasında 130’9ncu sırada yer alıyor.
Bu
hepimizin ayıbı..
Lafa
geldiğinde kadın-erkek eşitliği konusunda mangalda kül bırakmayanlar,
uygulamada tersini yapıyor, hayatın her alanında kadını ikinci, üçüncü sınıf
vatandaş görme alışkanlığını sürdürüyor.
Türkiye İstatistik
Kurumu’nun(TÜİK)verilerine
göre, kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 32.3..
Antalya
gibi bazı illerde bu oran biraz daha yüksek olsa da kadınların çalışma
hayatında erkeklere göre çok gerilerde olduğu yadsınamaz bir gerçek.
TÜİK’in verilerine
göre, 11 milyonu aşkın kadın, kendisini ‘ev kadını’ olarak tanımlıyor..
Bunda
siyasal iktidarın kadına bakış açısının payı kuşkusuz çok büyük..
İktidar ve
yandaşları, kendilerine ‘uzman’ denilen bazı tipler, kadının yerinin evi,
çocuklarının anası, erkeğinin ihtiyaçlarını karşılayan birey olduğunu iddia
ediyor.
Kadını
eve kapama, sosyal hayattan çekme çabaları sonucu kadına yönelik şiddet, kadın
cinayetleri, istismar ürkütücü bir şekilde artıyor.
Son
örneği Antalya’da olduğu gibi sokakta sigara içti diye bir kadına sigaralı
saldırı oluyor.
Bir
diğer sapık düşünceli zat giysisini beğenmediği kadına tekme ile saldırıyor.
Son
yıllarda kadınlara, genç kızlara yönelik şiddetin tırmanması, siyasal iktidarın
kadına bakış açısının ürünü, bu tiple ne yazık ki korunup, kollanıyor.
Kadınlar
çok az katılabildikleri çalışma hayatında istismarla, mobbing karşılaşıyor..
Kadına bakış açısı
giderek negatifleşen bir süreci yaşıyoruz..
İktidar
ve yandaşları kadını cinsel bir obje olarak görüyor..
Bunu
yaparken de din kozunu kullanarak kadınları belirli kalıplara sokmaya
çalışıyor.
Bunda
da başarılı olduklarını hep birlikte üzülerek gözlüyoruz..
İlginçtir
kadınlar, kendilerine şaşı bakan siyasal iktidara oy veriyor, destek oluyor,
yanlışlarını savunuyor..
Kaderci bir
milletiz..
Kadınlar
kaderine razı, kendilerine biçilen rolü kabullenen anlayışı benimsiyor..
Hal
böyle olunca da kadın-erkek eşitsizliğinde çağdaş Türkiye’ye hiç de yakışmayan
bir tablo ve görüntüler ortaya çıkıyor.
Ünlü sanatçı Cem
Yılmaz’ın söylediği gibi eğitim şart..
İşte
bu noktadaki durumumuz kadınlar açısından kaygı verici...
Türkiye
İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından açıklanan aile istatistikleri göre
kadınların yüzde 38.11’i ailenin izin vermemesi yüzünden eğitimini yarıda
bırakmak zorunda kalıyor.
Kadınların
yüzde 9.5’i evlenme ve nişanlanma gibi gerekçelerle eğitimi bırakıyor.
Türkiye’nin
en önemli sorunu elbette eğitim..
Eğitim
konusunda kadınların konumu ise dehşet verici boyutlarda..
Acı
ama gerçek okuma-yazma bilmeyen kadınların oranı yüzde 9, yani erkeklere göre 5
kat fazla..
Türkiye’nin vizyon
kenti olarak lanse edilen Antalya’da okuma yazma bilmeyen çok sayıda kadın
olduğu gerçeği de karşımıza çıkıyor.
Antalya’da
tablo böyle olumsuz ise siz varın Anadolu’yu düşünün..
Dini
duyguların ön planda olduğu yerleri düşünün…
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu ile Karadeniz’i düşünün..
Buramlarda
bırakın okuma yazma bilmelerini düşünmeyi bile yasaklayan bir anlayış ön planda
ve mevcut siyasal iktidar bu anlayışı destekleyen uygulamalara, kadına negatif
yaklaşımı benimsetmeye çalışanlara omuz veriyor, destek oluyor.
Sonuç
olarak kadınlar için her geçen gün zorlaşan süreci yaşıyoruz..
Kadın
kuruluşlarının, kadın girişimcilerin ve onların çete kuruluşlarının çabaları
ile kadınlar iş gücüne kısıtlı da olsa katılıyor..
Bu
zincirleri kırmak, kadınların erkekler gibi hayatın her alanında olduğu gibi iş
yaşamında da eşit koşullara sahip olmasını sağlamak hepimizin görevi,..