Eski zamandan bugüne kadar gelen halk dilinde yöresel sözcükleri bir kitap haline getiren Eğitimci Mustafa Koç kitabını, “Halkımız bu sözcükleri kitaplardan okuyarak öğrenmedi, yaşayarak kendisi yarattı. Eğer bir çiçeği bile kurumaktan, bir sözü bile unutulmaktan kurtarmış olursak bu topraklara olan borcumuzun birazını ödemiş olacağız. Torosların çiçeklerini hep birlikte toplamaya devam edelim” diyerek açıklıyor. “Doğduğum topraklara olan ilgimi hiç kaybetmedim” diyen Koç, “1965 yılında Ahmetler'de öğretmenlik yaparken Türk Dil Kurumu Derleme Kolu üyesi olarak çalıştım. Bu kitap, işte o yıllarda başlayan yerel sözcük derleme çalışmalarının devamıdır” dedi.

 

“ÇİÇEK TOPLAR GİBİ DERLENDİ”

Koç, kitabının nasıl ve neden yazıldığını “Türk dilinin Anadolu topraklarına yolculuğu, 13. yüzyılda Türkistan'dan yola çıkan büyük göçlerle başlar. Bu yolculuk, batıya doğru durmadan sürüp gitse de Anadolu coğrafyası, özellikle de Toroslar, Türkçenin ikinci anayurdu olmuş. Bir bakıma Selçuklu ve Osmanlı yönetimlerinin unuttuğu ana dil, Karamanoğlu Mehmet Bey'den sonra Cumhuriyetin de kucaklamasıyla sığındığı coğrafyada yaşayıp gelmiş. Dilin sahibi, yurdunu koruduğu gibi dilini de korumuş. İşte bu kitap; bir kısmı unutulmakta olsa da Toroslarda yaşayanların dilinde varlığını sürdüren sözler, çiçek toplar gibi birer birer derlenerek yaklaşık elli yılda hazırlandı. Halk ağzından sözcük derlemek, adeta kırlardan çiçek toplamaya benziyor. Eğer bir çiçeği bile kurumaktan, bir sözü bile unutulmaktan kurtarmış olursak bu topraklara olan borcumuzun birazını ödemiş olacağız” diyerek anlatıyor.

 

“BOZULMAMIŞ ARI BİR TÜRKÇE”

Koç, kitabının ön sözünde şunları aktardı: “Torosların özgün bir temsilcisi sayılan doğduğum topraklarda yaşayan insanlar, bütün Toroslar gibi bozulmamış arı bir Türkçe konuşuyor. Bana da çocukluğumdan miras kalan bu dil, tıpkı bütün Toroslarda olduğu gibi bugüne kadar yaşamış. Dilimiz, bu yörelerde biraz da etkileşime uzak kalmakla özgünlüğünü korumaya çalışmış. Okudukça, yazdıkça gördüm ki ana kucağında öğrendiğimiz bazı sözler, okuduğumuz kitaplarda olmasa da çok geniş bir kırsalda yaygın olarak konuşuluyor. Özellikle yazı dilinde pek kullanılmayan, ancak halk ağzında yaşamaya devam eden bu söz varlığının çok değerli olduğuna kuşku yok. Teknolojik değişim ve etkileşimin artmasıyla, köklerimizin mirası olan bu sözlerin korunması gerektiğine inanıyorum.”

 

TOROSLAR, ZENGİN BİR ÇİÇEK TARLASI

“Diyebilirim ki çocukluğumdan beri bu yerel zenginliğe ilgi duydum. Bugüne kadar Toroslarda yaşayan sözleri bulup açığa çıkarmayı, bir bahçeden çiçek toplamaya benzetiyorum. İşte bu çiçekleri, henüz 18 yaşında genç bir öğretmenken kendi çevremde toplamaya başlamıştım. Burada yayımlanan sözlerin büyük çoğunluğu; yakın çevremde, Akseki yaylalarında ve dolaştığım yörelerde bire bir duyduğum, bazı yerel yazılı kaynaklarda rastladığım, teker teker kayda aldığım sözlerdir. Sonradan bu çabalarıma başka arkadaşlarımın da katkısı oldu. Zaman içinde birçok gönüllü kişi kendi çevresinden, yaşlılardan derlemeler yaptı. Bunların hepsi buraya alınmasa da kitaptaki her söz, çiçek toplar gibi seçilerek birer birer biriktirildi. Bütün arkadaşlarıma bu gönüllü destekleri için teker teker teşekkür ediyorum. Buradaki sözlerin çoğunu belleğime kazıyan ve daima rahmetle andığım ilk anadili öğretmenlerim annem Raziye (Güzel) Koç'la babam İbrahim Koç'a da sonsuz şükranlarımı sunuyorum”

 

MUSTAFA KOÇ KİMDİR?

1946, Antalya, Manavgat Ahmetler doğdu. İlkokulu orada okudu. İlk çocukluğu Ahmetler'de ve Toroslardaki yaylalarda geçti. Aksu Öğretmen Okulunu ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji (Eğitim) bölümünü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmen, Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde Müdür ve Eğitim Uzmanı olarak çalıştı. Burdur'da İlköğretim Müfettişiyken kendi isteğiyle görevinden ayrılarak Antalya Güneş Dershanelerini kurdu. Bu dönemde 35 yıl Rehber Öğretmenlik ve yan dalı olan Türkçe Öğretmenliği yaptı.

 

1990'larda yazdığı “Dersimiz Türkçe” kitabı, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu tarafından yardımcı ders kitabı olarak onaylandı. 2015'te dershaneler kapatılınca Antalya Güneş Kolejini, daha sonra da “Mustafa Koç MK Akademi” kurs merkezini açtı. Doğduğu topraklara olan ilgisini hiç kaybetmeyen Koç, 1965 yılında Ahmetler'de öğretmenlik yaparken Türk Dil Kurumu Derleme Kolu üyesi olarak çalıştı. Bu kitabın o yıllarda başlayan yerel sözcük derleme çalışmalarının devamı olduğunu belirtti.

 

İŞTE TOROSLARDAN BAZI DERLEME SÖZLER

Abıla: Büyük kız kardeş, abla

Afkalamak: Hırpalamak, dövmek, ovalamak, ovuşturmak

Ağartmak: Rengini açmak, aklaştırmak, kırlaştırmak, beyazlaştırmak

Aşağıbaş: Köyün alt tarafı, aşağı mahalle

Baba - Boba: Dayanak, bir yapıyı tutan

Babal Çekmek: Büyük yemin etmek, doğru söylemek, söz vermek

Cababır: Hak yiyici zalim

Cağıştı: Kuru yaprak ve kağıt gibi nesnelerin çıkardığı ses

Çağşır: Yüksek yerlerde yetişen otsu bitki

Çıkla: Katıksız, arı, saf, sade, ekmeksiz

Dağarmudu: Yabani armut, çakıl armut, yaban armudu, ahlat, taş armut

Daraba: Tahta duvar, belgende, bölme, ayırma duvarı

Farımak: Yaşlanmak

Gacara: Kavgacı, ortalık karıştırıcı, zorba

Haba: Aba, yünden dokunan, kalın cepken

Irmak: Üzmek, yormak, uzaklaştırmak

Karlamak: Havanın kar yağışına dönmesi

Yapal: Eğri, düzgün değil

Zamanın behrinde: Bir zamanlar, vaktiyle

 

Fadime YİĞİT

 

 

Editör: TE Bilisim