Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, Akdeniz GERÇEK’e yaptığı açıklamada patates ve soğan fiyatlarında ki aşırı artışın nedenlerini açıkladı. Üreticide ucuz olan patates ve soğanın tüketiciye gelinceye kadar birkaç elden geçtiği için pahalılaştığını kaydeden Güngör, bu duruma ne devletin ne de tüketicinin ses çıkardığını söyledi.

 

ÜRETİCİ KAZANMAYINCA..

Ülkemizde nüfus artışına ve tüketim artışına paralel bir üretim artışı olmadığını hatırlatan Güngör,  “Türkiye’de 2017 yılında patates ekim alanı 1 milyon 428 bin 835 dekar, üretimimiz ise 4 milyon 800 bin tondur. Soğanda ise aynı yılda 80 milyon 810 bin 525 dekar ekim alanı, üretimimiz ise 2 milyon 131 bin 513 tondur. Fiyat artışının en büyük nedenlerinden birisi üretici ile tüketici fiyatı arasındaki yüksek kar marjıdır. Üreticide ucuz, tüketiciye gelinceye kadar birkaç elden geçtiği için pahalılaşıyor. Bu duruma ne devlet ne de tüketici ses çıkartıyor. Kimse üreticiye gerektiği gibi sahip çıkmıyor. Girdi maliyetleri ve tabiat şartlarından dolayı para kazanamayan üretici, üretimi bırakıyor. Bu kez üretim azalıyor ve fiyatlar yükseliyor. Buradaki üreticide artık tüketici oluyor” dedi.

 

HÜKÜMET SEÇİMLE MEŞGULDÜ

Ülkemizde üretim planlaması yapılmadığı gibi üretimin çok olduğu dönemlerde ürünü depolayacak, stoklayarak ürünün az olduğu dönemlerde piyasaya sunacak bir düzenleme kurumu olmadığını ifade eden Güngör, “Bunun en somut örneği patates ve soğanda yaşanıyor. Bir yıl ‘ürün çok’ diye kimse almıyor ve çöpe atılıyor, hayvanlara yem olarak yediriliyor. Ertesi yıl ‘ürün az’ diye fiyat tavan yapıyor. Son yıllarda kuru soğan ve patates 5-8 liranın üzerine hiç çıkmamıştı. Tüketici onu da gördü. Bir kilo soğan 5-7 liraya satılıyor. Üretim planlaması yok. Planlama olmayınca arz yönetilemiyor. Hükümet seçimle meşgul olduğu için soğan fiyatı ile ilgilenemiyor. Sonrada hepimizin bildiği gibi ithalat kararı alındı” diye konuştu.

 

YANLIŞ DESTEKLEME POLİTİKASI

Tarımsal desteklerin üretime verilmediğini de iddia eden Özden Güngör, şöyle konuştu: “Devletin olanakları ölçüsünde bütçeden tarımsal destekleme için kaynak ayrılır. Bunun için Tarım Kanunu'na göre Gayri Safi Milli Hasıla'nın en az yüzde 1'inin ayrılması gerekiyor. Fakat 2006'dan beri bunun sadece yarısı ayrılıyor. Tarıma ayrılan bütçe de amacına uygun ve verimli kullanılmıyor. 2018 yılı için ayrılan 14 milyar liralık destek üretimi planlamak için kullanılmıyor. Bu para amaçsız, hedefsiz bir şekilde çiftçiye dağıtılıyor. Oysa destek bir araçtır. Hangi ürünlerin üretimini artırmak istiyorsanız ona daha çok destek verirsiniz. Üretimini düşürmek istediğiniz ürüne daha az destek verirsiniz. Fakat üretim yapsın yapmasın herkese destek veriliyor. Çoğu yerde de desteği üreten değil, tarla sahibi alıyor. Yani tarlayı kiralayarak üretim yapan değil, mülkün sahibi alıyor. Bu nedenle tarla fiyatları çok yüksek.”

 

GİRDİ FİYATLARI YÜKSEK

“Tarımsal üretimde kullanılan girdilerde Türkiye büyük oranda dışa bağımlı” diyen Güngör açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Girdiler ithalatla karşılanıyor. Dövizdeki artışa bağlı olarak maliyetler yükseliyor. Bu maliyet fiyatı artırıyor. Örgütlenmede ciddi sorunlar var. Üretici örgütsüz ve güçsüz olduğu için üretimden ürün satışına kadar hep ezilen taraf oluyor. Özetle, vahşi kapitalizm kurallarının hakim olduğu Türkiye'de üreten de tüketen de kaybediyor. Doğru, ilkeli, üretenden ve tüketenden yana ulusal politikalar uygulanmadıkça yazın gelmesiyle meyve sebze fiyatı ucuzlamaz.” Kubilay ELDEMİRCİ

 

Editör: TE Bilisim