Bu arada Van çıkışında bizi takip edip 33
virajlarda kaybolan küçük akarsuya yeniden kavuşuyoruz. O artık bir “dere”dir.
Ne bilelim ünlü Zap Suyu'nun başında olduğumuzu. Meğer Çukurca merkez değil, 15
km kadar öncesindeki Narlı köyüne gidiyormuşuz.
· Takvimler 2 Ekim 2019'u gösteriyordu. Cebimde ödenmemiş faturalar, ajandamda “Antalya Sahaf Festivali” notları ile Antalya Havalimanı'na vardım. Orada ekiple buluştuk ve Van'a uçtuk.
Van denilince “kahvaltı”anlaşılır oldu ya.
Yol üzerindeki “Sütçü” yü atlamışız. Edremit ilçesinde yapısal anlamda çıta
yüksek,lezzetanlamında “vasat” bir kahvaltı yaptık. Bu arada kahvaltılıkların
büyük oranda şekerli olduğundan, ve benim bunları sadece datmak amacıyla tüketebildiğimden bu izlenimi
edinmiş olabilirim.
Şoförümüz Çukurca'dan. Aracının plakası “07”
oha yani. Yol boyunca bölge hakkında
izlenim edinmeye çalıştım. Özellikle OHAL döneminde büyük sıkıntı çekildiğini
anlattı. Sadece o değil, diğer sohbetlerde de o dönem insanların tabiri caiz
ise “donuna kadar soyulup arandığını” öğrendik. Cep telefonu ve fotoğraf
makinelerinde kaydedilen görüntülerin bile izlenip gerekirse sildirildiğini
öğrendik.
Hakkari Tarım İl Müdürlüğü'nde sıcak bir
karşılama, bir kahve, biraz sohbet, ziyaret pşanı derken otelimize geçtik. Bir
süre dinlenip arkadaşlarla akşam yemeğinde buluştuk.
Yediğimi anlatmayacağım tamam. Tatlıyı,
salatayı, İzmir'i kıskandıracak kalitede paçaçorbayı vazgeçtim ama Urfa'dan
sonra en iyi şiş ciğeri burda yedim.
Bölgedeki sürgit yamaçlardan birine kurulmuş
olan Hakkari'de 60 bin civarı insan yaşıyor. Yazın özellikle gençler turizm
bölgelerine çalışmaya gidiyor. Akşam olunca şehrin ortasından geçen cadde sağlı
solluher yaştan ve cinsten insanlarla dolu. Bi tespit yapalım. Son gittiğimde
İstiklal Caddesi Hakkari'den daha “Ortadoğulu” bir dokudaydı.
Yemekten sonra otelin hemen yanındaki
internet kafeye gittim. Bilgisayarımı taşımak istememiştim. Fotoğrafları
aktardım. Oradaki bilgisayara editör programı yükleyip ayar ble verdim. Oradaki
yaş ortalaması 20-35 olan gençlerin dili de, davranışları da, bizim Antalya'nın
herhangi bir internet kafesi gibiydi. Bir deo yöreye özgü sıcak kanlılık
eklenmişti ayrıca. İzlenimlerimize çok önem veriyorlardı. Düşünsenize, insanlar
kendini anlatmak değil, yaşadığı coğrafyayı anlatmak “biz düşman değiliz”
mesajı vermek zorunda kalıyor. Hiçmi değişmez bir coğrafyanın kaderi. Kendimi
“Nehir” (1977) filmi için bölgeye gelen Tarık Akan sandım bi ara. Ama Müjde Ar
yoktu.
Sabah erken saatte kahvaltıyı yapıp yola
koyulduk. Coğrafi nedenle havanın erken karardığı bölgede zamanı iyi kullanmak
gerekiyordu. Yolda bolca fotoğraf ve video kaydı yapmak istiyorum ama olmuyor.
Fotoğrafların 100'de 90'ı araç içinden,videolarda öyle.
Bu arada Van çıkışında bizi takip edip 33
virajlarda kaybolan küçük akarsuya yeniden kavuşuyoruz. O artık bir “dere”dir.
Ne bilelim ünlü Zap Suyu'nun başında olduğumuzu.
Meğer Çukurca merkez değil, 15 km kadar
öncesindeki Narlı köyüne gidiyormuşuz. Üreticimiz Mevlan Erol'un evi ile mantar
üretim alanının arasından ana yol geçiyor.
Araçtan indik, bölgeye has bir karşılama ve
ağırlama ziyafeti. (yemek demedim) Ev
sahibi abimiz, küçük oğlu ile beni bahçeye yolluyor. Hakkari il merkezinde bizi
karşılayan Çukurca Tarım ilçe Müdürümüz, İzmir'in göbeğinden gelip burada
kariyer yapan Dilan Ergür kardeşimde yanımızda. Bahçe yamaçta. Ne mi var? Sizin
bizim bahçede ne varsa aynısı var. Küçük ama leziz incirler, ince kabuklu ama
gözterişli mor üzümler, Hicaz ile Bey arası narlar. Kayısı ve dıt ağaçları.
Zaten bu proje başlarken bu konuda titiz bir çalışma yapıldığını duymuştum.
İlçelerin iklim benzerliklerinin olmasına dikkat edilmişti.
Ekip ayağının tozu ileçalışmaya başladı.
Bizde Hakkari'den gelen meslektaşlarımla birlikte öyküyü kayda almaya başladık.
Biraz sonra vir ekip geldi. Hakkari İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Şube
Müdürü İbrahim Besi. Tarım ilçe müdürlerimiz süreçle ilgili kendisini
bilgilendiriyor. ”Ben Antalya'dayken Korkuteli'ne mantar yemeye gidiyorum”
diyen İbrahim Beyin Yenigün Mahallesi'nde evi olduğunu ve izinlerini burada
geçirdiğini öğreniyorum. Komşuyuz, aramız 600 metre.
Bir süre sonra Çukurca Belediye Başkanı
geldi. Ensar Dündar, yıllar sonra ilçe belediyesini HDP'den alan Ak Partili
Başkan. Erkekler çalışırken hiç ortalıkta gözükmeyen ev hanımları yöreye özgü
yer sofrasını hazırladı, çekildi. Servis burada erkeklerde. Ama yazmadan
geçersem nimet çarpar. Kaynanamdan daha güzel köfteli yoğurtlu çorbayı burada
tattım.