Bazen çok özlediğimiz, duymaya can attığımız haberler vardır..

Moralimiz düzelir, dünyaya daha farklı  bakarız bu tür haberlerden..

Geleceğe yönelik umutlarımız yeşerir, çevremize pozitif enerji yayarız..

Karamsarları motive etmeye, umutsuzları harekete geçirmeye çabalarız..

Duymayı çok istediğimiz, çok fazla özlediğimiz haber Başkent’ten Ankara’dan geldi..

‘Kayıp Trilyon Davası’ ile ünlenen Sincan eski Hakimi Osman Kaçmaz, öyle bir karar verdi ki milyonlara örnek olsun.

Osman Kaçmaz, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi başkanıyken eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın da hapis cezasına mahkum olduğu “Kayıp trilyon” davasındaki takipsizlik kararını kaldırmış ve RP Genel Başkan yardımcısı olduğu dönemde şüpheliler arasında bulunan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanmasını istemişti.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından başkan danışmanı olarak atanan Osman Kaçmaz, şimdi de Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ‘Seğmenler Su Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi.

Haberimiz sevindiren moralimizi yükselten haber de bu atamadan hemen sonra oldu.

Osman Kaçmaz, belki de hayatının en zor ve de en anlamlı kararını verdi, “Baba-oğul aynı yerde olmaz” dedi..

Baba Kaçmaz’ın böyle yürekli, anlamlı karar almasının nedeni oğlu Kenan Kaçmaz, Seğmenler Su Şirketi’nin avukatıydı.

Osman Kaçmaz, kendisinden önce işi girmesine rağmen aynı şirkette çalışan oğlunu istifa ettirdi.

Baba Kaçmaz, çok konuşulacak, çok tartışılacak, yıllarca örnek gösterilecek istifa kararını şu sözlerle savundu :

“Baba ve oğlunun aynı yerde çalışması ve birinin öbürünün amiri konumunda bulunması uygun olmaz”

Babasının isteği nedeniyle görevinden istifa eden ve bir süre işsiz kalan Kenan Kaçmaz, daha sonra belediye şirketlerinden BELKO A.Ş'de sözleşmeli avukat olarak çalışmaya başladı.

Eski Hakim Osman Kaçmaz, yönetim kurulu başkanı olarak ataması yapılmadan önce, Seğmenler su Şirketi’nin önceki dönemdeki yolsuzluklarını araştırmış ve 70 milyon liralık usulsüzlük saptamıştı.

 Eski Hakim Osman Kaçmaz’ın bu kararını sadece bir baba-oğul,abi-kardeş, karı-koca, amca-yeğen iş ilişkisi olarak yorumlamamak gerekli..

Kaçmaz’ın bu kararı özellikle iktidar partisinin arpalığı durumunda olan belediye şirketlerine yönelik çok anlamlı bir mesaj olarak algılanmalı..

Dün de bugün de belediye şirketleri ne yazık ki iktidar partilerinin arpalığı olarak görülüyor..

Belediyede iktidarı ele geçiren partinin il, ilçe yöneticileri başta olmak üzere şirketlerin yönetim kurulu üyesi olarak atanıyorlar.

Uzmanlık, deneyim falan aranmıyor bu atamalarda, tamamen siyaset, siyasi ikbal amaçlanıyor..

Belediye şirketlerinde ayrıca başta bürokratlar olmak üzere kimi partililer, birkaç yerden birden huzur hakkı adı altında yüklü paralar alıyorlar..

‘Özelleştirme’ belasıyla pek çoğu satılan Kamu İktisadi İşletmeleri de(KİT)siyasetin bir başka arpalığı konumunda.

Geçmişte aralarında Antalya halkına kazandırılmasında katkımız olan Dokuma Fabrikası da olmak üzere KİT’ler siyasetin arka bahçesi, arpalığı durumunda idi..

İktidar partisi KİT’lere yönetim kurulu üyesi adı altında yüksek maaşlarla yönetici atadı.

Eski vekiller, vekil adayları, eski il ve ilçe başkanları, eski delegeler ve ‘kanaat önderi’ olarak bilinen muhteremleri yıllarca bu kurumları kemirdiler, Dokuma örneğinde olduğu gibi pek çok Cumhuriyet dönemi kuruluşu ‘zarar ediyor’ gerekçesiyle özelleştirilip satıldı.

Sincan eski Hakimi Osman Kaçmaz, “Baba ve oğlunun aynı yerde çalışması ve birinin öbürünün amiri konumunda bulunması uygun olmaz” diyerek bir anlamda iktidara sahip olanlar başta olmak üzere hepimize ders verdi..

Öyle bir ders ki unutulması pek kolay olmayacak bundan sonra.

Dileriz birileri sağır sultanı oynamaktan vazgeçip, mesajı alır..

Sen çok yaşa Osman Kaçmaz..