Müjdeler olsun!
Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisine, ilk kez Nazlı Ilıcak koruması
altında türbanla girerek, laikliği delen Merve Kavakçı Kuala Lumpur Büyükelçisi
oldu!
Buna büyük tepki
koyan Bülent Ecevit’in talimatıyla yapılan araştırmada ABD vatandaşı olduğu
anlaşılınca, milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı şimdi ülkemizi, yani
Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir büyükelçi…
Bilindiği üzere ABD
vatandaşlığını kabul eden her yabancıya, ABD’nin çıkarlarını koruyacağına dair
yemin ettiriliyor. Bu nedenle şimdi Türkiye’yi temsil eden Merve Kavakçı’nın
ABD ile bir çatışma durumunda kime hizmet edeceğini merak ediyoruz doğrusu…
Bu yılın temmuz ayında
ataması yapılan Kavakçı hakkındaki tepkiler üzerine durdurulmuştu. “Merve Kavakçı adı, siyasi İslamın
yükselişiyle siyasi hayatımızda gündeme geldi. Kavakçı ABD vatandaşı olduğundan
RP'den seçildiğinde son Ecevit hükümeti döneminde milletvekilliği düşürüldü ama
bilahare kızkardeşi Revza Kavakçı Ak Parti'den milletvekili yapıldı. Belli ki
arka planda bir tarikat-cemaat bağlantısı; güçlü bir bağlantı var. Zaten Ak
Parti'nin çekirdeğinde bir tarikatlar-cemaatler koalisyonu var, bunu sağır
sultan bile biliyor. Nurculuğu
kontroluna alan Gülen cemaatiyle de 2013'e kadar bir geniş koalisyonu
oluşturmuşlardı.
Merve Kavakçı 23 gün önce (27.07.2107’den-GA) Türk vatandaşı
oldu resmen. Başvurusu sonuçlandı. Dikkatli herkes bu vatandaşlığın ardından ne
geleceğini gördü; nitekim Kavakçı Dışişleri'nin yaz kararnamesiyle Malezya'ya
Büyükelçi olarak atandı. Odatv de bu durumu 17 gün önce haberleştirmişti.
İlle onurlandırılacaktı
Kavakçı demek; milletvekili mi olamadı mı? Büyükelçilik var! …
…Meğer Merve Kavakçı Ak Parti
için, Cumhurbaşkanı ve genel başkan Erdoğan için ne kadar önemliymiş ki
tartışmalı konumuna karşın istisnai çerçevede paraşütle büyükelçi yapıldı! Atandığı devletin Malezya olması içeride izlenen
politikayla dışarıda izlenen hat açısından bir 'uyum' gösteriyor. “(*)
Elimde, türban ile ilgili olan; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Basın
Bürosunun 20.10.2010 tarihli; 23 sayılı Basın Açıklaması var. Ne diyor biliyor
musunuz: ”Anayasa Mahkemesinin kararlarında, yüksek öğrenim kurumlarında
öğrencilerin dinsel inanca dayalı türban ile öğrenim görmelerine izin veren
düzenlemelerin Anayasanın laiklik ve eşitlik ilkelerine açıkça aykırılık
oluşturduğu hükme bağlanmış, Danıştay’ın verdiği kararlarda kamu kurumlarında
dini inançla türban takmak suretiyle öğrenim görme ve hizmet vermenin
hukuka/anayasaya aykırılık oluştarcağı belirtilmiştir.
Laiklik ilkesi, Avrupa kamu düzeni içerisinde de koruma görmekte ve
laiklik ilkesine aykırı, bu ilkeye saygı gösterilmemesi şeklideki tutum ve
eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunması kabul görmemektedir.”
“…Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4. Dairesinin 29.6.2004
tarihli ve Büyük Dairenin 10.11.2005 tarihli kararlarında, türbanın
yasaklanmasının “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ile “kamu
düzeni ve güvenliğin sağlanması” bakımından demokratik bir toplumda zorunlu bir
tedbir niteliğinde olduğunu kabul etmiştir. Mahkeme 15.2.2001 tarihli kararında
türban taktığı için ilköğretim kurumlarında öğretmenlik yapması engellenen
öğretmenin başvurusunu reddederken, türbanın cinsiyetler arası eşitlik
ilkesiyle bağdaşması güc olan dini bir simge olduğunu, buna izin verilmesinin diğer dinlerin giyim sembollerinin de
kullanamını beraberinde getireceğini, okullarda devletin tarafsızlığını
tehlikeye düşüreceğini ve yasaklamanın altında önemli bir kamu yararı
bulunduğunu, sonuç olarak öğretim faaliyetinde başörtüsü takma yasağının
başkalarının hak ve özgürlüklerinin, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin
korunması amacıyla orantılı ve demokratik bir tedbir olduğunu ifade
etmiştir.”(**)
Böylece türban yoluyla laikliğin nasıl tepelendiğini anlamış oluyoruz.
Türkiye’yi, ‘ılımlı islam yapmak üzere’ öncü psikolojik güç olarak gönderilen
ABD vatandaşı Merve Kavakçı’nın Kuala Lumpur’a Büyükelçi atanarak
ödüllendirilmesi ne anlama geliyor?
Bir yandan ABD’ye rest çekeceksin, NATO’nun yıllardır ülkemizi içeriden
vuran düşmanlığına karşı çıkacaksın; sonra da ABD’nin iradesini taşıyan birini
Büyükelçi yapacaksın! Bir yandan Mustafa Kemal Atatürkçü kesileceksin, diğer
yandan Laik Cumhuriyetin canına okuyanları ödüllendireceksin!
Bu ne yaman çelişki anne?
(*)Oda
TV-M.Ayhan Kara 27.07.2017 tarihli yazısı
(**)TC
Yargıtay C.Başsavcılığı Basın Bürosu
23.10.2010
tarihli ve Sayı:23
basın açıklaması