Devletin yöneticileri bile çekimser kaldı, aşıya..
Misal 4 Kasım 2009,
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ arasında
domuz gribi aşısı krizi yaşandı…
Bakan Akdağ’ın, “Cumhurbaşkanı
ve Başbakan da aşı olacak” sözlerine tepki gösteren Erdoğan, “Haberim
olmadan benim adımı vermişsin, hemen düzelt” demişti. Erdoğan, “Sağlık
Bakanımla aynı düşünmüyorum” diyerek aşının zorunlu değil, isteğe bağlı
olduğunu söylemişti…
Tesla'nın kurucusu ve bilim insanı Elon Musk, corona virüsü
ile ilgili açıklamalarda bulundu. Aşı olmayacağını kaydetti…
Corona virüsü salgınında umarsız hareketleriyle tepki
toplayan Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, “Aşı olmayacağım” dedi…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçmişteki aşıya
mesafeli açıklamalarını yakın tarihe kadar sürdürdü. Ve geçtiğimiz hafta, bir soru
üzerine açıklama yaptı…
“Aşı olmakta sıkıntı
yok”…
Nasıl isterseniz anlayın artık. Aşı olabilirim de olamam da
anlamını çıkarmak mümkün…
İYİ Parti Genel
Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise çok temkinli
hatta iddialı. Babacan, “Aşı tavsiyesine inanmıyorum” diyor…
Akşener, “Önce
Erdoğan olsun” diyor…
Halkımız ise bu
tartışmaların arasında muallakta…
Ama Antalya’da durum net. Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’ne
Cumhurbaşkanı tarafından yakın tarihte ataması yapılan Rektör Prof. Dr. Özdenen Özkan, inaktif aşının Faz 3 çalışmaları
kapsamında ilk ve ikinci dozunu geçen ay yaptırdı…
Tabip odaları da yurdun dört bir yanından açıklama yapıyor; “Aşı olmayanların tedavisi SGK tarafından
karşılanmasın” diye…
Bir tarafta etkisi tam olarak kanıtlanmamış bir aşı, bir
tarafta ölümle burun buruna hayat…
Biz sağlıkçıları, aklı, bilimi dinlemek ve ona göre hareket
zorundayız…
Sağlıkçılar, tükendi…
Halk, tedirgin…
Siyasiler, karmakarışık…
Ama bizim net
olmaktan başka çaremiz yok…