Antalyalı
duayen eğitimci Mustafa Koç, Feslikan
Yaylası ve Saklıkent Kayak Merkezi arasında kalan Torosların yamaçlarına
açılan taş ocaklarından geriye kalan görüntüleri sosyal medyada paylaştı, Akdeniz GERÇEK Haber Müdürü Kubilay
Eldemirci de içimize acıtan bu durumu
“Torosların bağrına hançer” başlığıyla
haberleştirdi..
Dünyaca
ünlü Toros dağlarının gürüntüsü
gerçekten çok üzücü..
Sayıları
her geçen gün artan taş ocakları kelimenin tam anlamıyla doğa katliamı
yapıyorlar, birkaç laf olsun beri geri türünden açıklamalar dışında kimse bir
şey yapmıyor, devlet ve hükümet, katliama seyirci kalmayı bırakın, yeni
ocakların açılması için ruhsat üstüne ruhsat veriyor.
Koltuğunun
altına dosyayı alan Başkent Ankara’ya
gidiyor, malum ofislerden geçtikten sonra ruhsatı cebine koyup, Antalya’ya
dönüyor.
Güneş Dershaneleri’nin
kurucusu olan duayen eğitimci Mustafa Koç’u Toroslar’ın kelleşmiş manzarası öylesine etkilemişti,öylesmine
üzmüş ki, tepkisini şu sözlerle gösteriyor:
“Atalarımız, bu ülkenin
uğruna çok ağır bedeller ödediler. Onların bize emanet olarak bıraktığı
toprakları birileri üç beş kuruş kazansın diye koruyamaz ve peşkeş çekersek, Antalya
ve ülke bundan çok büyük zararylar görür”
Koç,
hepimizin hislerine tercüman olacak şu ifadeleri kulllanıyor:
“Ben bu ülkenin taşına toprağına borçlu bir
insanım. Muhteşem ormanlarımızın,
dağlarımızın bu şekilde tahrip edilmesini çok yurtsever bir hareket olarak
görmüyorum. Kimse, taş ocağı açılmasın demiyor ama bu kadar başıbozukluk olur
mu? Maden ocağı açmanın bir kuralı ve kanunu var. Öyle bir şekilde eline maden
ocağı ruhsatı alan, kafasına göre ağaçları kesip, dağları delik deşik
edebiliyor. Yok böyle bir şey”
Önemli bir bölümü Antalya bölgesinde
yaşanan doğa katliamı, rantçıların maden ocağı sevdasıyla adeta şaha kalktı..
Maden ocağı adı altında taş, mermer ve kum ocakları ile birlikte kısa
adı HES olan hidroelektrik santralleri ile yaklaşık 17 yıl önce başlayan doğa
talanı ve katliamı, öylesine kaygı verici bir noktaya geldi ki, Toroslar ile
birlikte ormanlar, tarım alanları, yeşil doku, sahiller hızla betonlaştı, mavi
ve yeşilin rengini sevimsiz gri renkler aldı..
AKP, her fırsatta ‘yerli ve milli vurgusu yapıyor..
118 firmaya verilen 593 maden ruhsatı ile
‘yerli ve milli yağma’nın önü açıldı..
Bu rakamları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez açıkladı.
Bakan Dönmez’in yerli ve milli söylemlerinin
eşliğinde madenlere sınırsız yağma özgürlüğü sağlayan yasa Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nden(TBB) geçti..
Doğa yağması, yaşanan ekonomik krizi aşmanın
yolu olarak dayatıldı..
Yasa ile kolaylaştırılan maden ve enerji gibi sermaye talanı ile
Antalya’nın eski Antalya, Türkiye’nin eski Türkiye olmayacağı açık seçik
ortada.
Daha da acı ve kaygı vereni, Türkiye
coğrafyasının yüzde 60’lık bir bölümü için ruhsatların hazırlanıp, lisanslaştırılmış olması..
Yani yerli ve milli yağma devam edecek..
Elbette bu
yağmanın en önemli bölümü de Antalya bölgesinde olacak..
Acı ama gerçek emanete sahip çıkamadık, çıkamıyoruz..
Antalya’nın
kaynakları hızla yerli ve milli söylemlerinin gölgesinde yerli ve yabancı
yandaşlara paylaştırılıyor.
Yasaların doğayı, tarihi, kültürel değerleri, tarım
topraklarını, meraları, yeşil alanlarını koruma görevini verdiği kamu kurum ve
kuruluşları yerli ve milli katliama seyirci kalıyor, seyirci kalmanın ötesinde
koltuk kaygısıyla talanın, katliamın destekçiliğini yapıyorlar..
Bu soysuzlar, onurlarını
ve gururlarını hiçe sayarak imza atıyorlar her türlü yağmaya..
Antalya’yı bu soysuzlardan kurtarma mücadelesine
Antalyalılar gerekli desteği ne yazık ki vermiyor..
Mücadeleyi bir
avuç Antalya sevdalısı, sivil toplum örgütler, meslek odaları ile yerel basın
üstleniyor..
Üstleniyor da onlar da itilip kakılıyor, baskı, tehdit, dahası kaba
kuvvetle sindirilmek isteniyor..
Antalya, bu uğurda şehitler bile verdi..
Aysun-Ali Ulvi
Büyüknohutçu çifti, soysuzların azmettirmesi ile katledildi..
Bu çevre cinayetini unutturma, üstünü örtme, delilleri
karartma çabaları halkın gözünün içine baka baka sürdürülüyor..
Antalya sevdalıları direniyor, Antalyalılar soysuzlardan
kurtulmak için hala bir işaret bekliyor..