Sağlık Bakanlığı’nca yapılan ilk koronavirüs kaybımızın ardından Türkiye’de olduğu gibi Antalya’da da ‘Evde kalın’ uyarılarına yüksek oranda uyuldu. Pekçok kurum kapısını kapatıp, işini evine taşırken, işte devam diyenler de tedbiri elden bırakmadı. Böylelikle soka ve caddeler boşaldı. Hem de hiç olmadığı kadar…


Bu hem iyi hem kötü. En önemlisi sağlığımız elbette ama gördüğüm kadarıyla riskli bir dönemden geçilirken ve ekonomi zaten ayağa kalkamamışken bu da yeni ve büyük bir darbe olacak…


İşçi ve emekçi boyutuyla düşünüldüğünde durum kötü. Zaten büyük olan işsizlik daha da büyüyecek. Ticaretin durduğu şu ortamda daralmaya gidecek işyerleriyle en yüksek işsizlik rakamlarına gidilecektir…


Tabii tedbir alınmazsa…


Ötesinde işletmeler için de büyük zorlukların kapıda olduğu bir gerçek. Vergi ve sigorta ertelemeleri neye yarar, derde deva olur mu? Yoksa maaş desteği gibi farklı desteklemeler mi yapılmalı? Onun için hazinenin durumu nedir?


Kafalarda türlü türlü şeyler var. Örgütlü esnaf temsilcileri  ve siyasiler önerilerini sunuyor. Hem bu dönemi atlatmaktan için dayanışma çağrısında bulunuyorlar hem de destek isteklerini iletiyorlar…


Şu bir gerçek ki bu kriz, önceki krizlerden farklı. Kazananı yok ülkemiz açısından. Herkes bir şekilde etkilenecek gibi görülüyor…


Bu arada günlerdir hastanelere girip çıkan ve herkesle iletişimde olan, kendini bir türlü izole edemeyen biri olarak tedbirlerin önemli ama eksik olduğunu söyleyebilirim. Hatta pekçoğu komik. Misal çok ünlü bir özel hastanenin kapısında bir görevli elinde dereceyle ateş ölçüyor ama neye geldiği sorulmadan herkes elini kolunu sallaya sallaya hastane giriyor. Oysa pekçok hizmeti online yapabilirler. Sonuç almak için posta, elektronik posta, kargo vs kullanılabilir. Hasta ziyaretleri kesinlikle yasaklanmalı…


Gelelim olayın bir başka boyutuna. Halk sağlığı için alınan tedbirler kapsamında pekçok etkinlik, toplantı vs ertelenirken neden bazı kurumlarda kapılar sonuna kadar açık…


Personeller neden izne çıkarılmıyor?


Hayati öneme sahip stratejik hizmetler dışında herkes şu sıra evine kapanmalı. En azından ortam rahatlayana kadar. Elbette ki ülkemiz bunun da üstesinden gelecek… 


Bakınız belediyeler ve sivil toplum örgütleri ayakta. Hepsi işin bir ucundan tutmaya, halkı bilgilendirmeye çalışıyor…


Dayanışma çağrıları da çok anlamlı ve mutlaka karşılık bulmalı…


Bu arada ilk kez 18 Mart, Çanakkale Zaferi bu kadar sessiz geçti…


Oysa bizi var eden, dünyaya Türklerin bağımsızlık mücadelesini altın harflerle kazıtan zaferimiz kutlu olsun…


Ulu Önderimiz ve şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum…