Kimsenin kendi ya da
arkasında durduğu kişi ya da grupların çıkarları için Antalya’yı rezil etmeye,
Antalya’yı karıştırmaya hakkı yok. Bakıyorsunuz sözde kalemler bir yandan,
sözde siyasiler bir yandan toplum mühendisliğine soyunuyor…
Bir sözde siyasi,
sözde gazeteciye fısıldıyor. O da yazıyor. Ardından karşı taraf ‘ispata
davet ediyor’. Ses yok ya da ispat daveti de haber yapılıyor ama ispat yok…
Çok acı…
Siyasilere
bakıyorsunuz çalışmalarla, projelerle yarışmak yerine ipe sapa gelmeyen
konularda birbirlerine laf atıyor, düelloyu bile beceremiyorlar…
Ya da kirli hesap peşinde koşarken Antalya’yı ve
Antalyalıları üzüyorlar…
Evet, Antalya
herşeyin en iyisini hak eden bir kent. Yöneticinin de basının da. Dün Basın
İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran’ın davetiyle basını konuştuk…
Tespitlerimize Pazartesi gazetemizde yer vereceğim ama şu
kadarını söyleyeyim ki Genel Müdürü Rıdvan Duran’ın dediği gibi bu şehrin en az Antalyaspor’u konuştuğu
kadar Antalya gazetelerini de konuşması lazım…
O yüzden sanıyorum gazeteciler olarak bizlere daha çok görev
düşüyor. Düzeyli gazeteciliği, yöneticiliği, siyaseti hep beraber bu kente
kazandırmak zorundayız…
Herkes işini iyi
yapsın ki Antalya kalkınsın…
Bu arada artık hasta
yatağında sağlığı için direnen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin
Böcek’e, ailesine, partisine daha fazla yara açmayın…
Bırakın adamı iyileşsin…
Siyasetin de
gazeteciliğin de en çirkini bu olsa gerek…
Birinin sağlığı üzerinden girişilecek bir pazarlıkla
kendilerine yer edinmeye çalışan varsa yanılır…
O yüzden gelin
bırakın bu kirli işleri. Herşey zamanı gelince belli olur…
İnancımız o dur ki Başkan Böcek, sağlığına kavuşarak
seçilerek geldiği koltuğuna dönecek, Antalyalılara hizmet etmeye devam edecek…
Mutlu hafta sonları…