Yaşamımda bir çok şey gördüm, öğrenebildiğim kadarı ile
öğrendim; sevgiyi de, ihaneti de yaşadım hani başıma gelmedik kalmadı demeyeyim
ama görmediğim kalmadı.
--O yüzden de, öğrenmemden, bilmemden en mutlu olduğum
şey, HADDİMİ BİLMEK oldu. Haddini herkes bilir mi, orasını bilemem ama bir gün
onlar da öğrenirler. Umarım!..
--O yıllar 20'li yaşlar. Allah'ın taşrasından gelmişiz
Angara’ya. Olaylar imiş, ölüm kalım imiş kimin umurunda ki? Devrim yapacak ve
herkesi, bütün insanları eşit edecektik.
--Hatta Köyde masraflarını cebimden karşıladığımız dernek
bile açmış, orada konuşmalar bile yapıyorduk.
--Eşitlik, devrim, hak, hukuk ne var ise dilimizin
döndüğünce anlatıyorduk.
--Bir yaz günü yine Köy Muhtarlığının bize verdiği geniş
dükkan/kahvede, sosyalist sistemi, düzeni anlatıyorduk. Herkes eşit olacak.
Üretilecek, paylaşılacak, v.s, v.s,
--Derken sonunda bir köylüm genç:
--Abi iyi anlatıyorsun da, Babanın tarlalarını da bize
verecek misin? diye sorunca, ben de jeton düştü. Demek ki, biz eşitlik,
özgürlük derken, herkesi anladığı bir eşitlik varmış. Başkasından alarak
denkleşmek!.. Üretmek, üretileni paylaşmak değil imiş!..
--Bu günlere bakınca, bizim sol cenah bunu pek
anlayamamışız ama emperyalizm bunu çok iyi anlamış ve yerli işbirlikçileri ile,
önce kamunun bütün mallarına el koymuş(satış, kiralama vb ad altında, atı alan Üsküdar’ı
geçmiş. Mallar gitmiş),sadakasını da millete kömür, makarna olarak dağıtarak
teselli etmiş.
--Eee bu gün elektrik, akaryakıt, su, ekmek zamlarını mı
diyorsunuz. Geçiniz. Başladı bile "CAMBAZA BAK " oyunu. Siz cambaza
bakar iken, cebinizdekiler de gider aman dikkat.
--Had bilmekten girip, hadsizlik yapmayayım. Gelelim
10.-₺ (TL)'nin arka yüzüne.
--O yıllar biz Hacettepe Öğrencisi idik ama ODTÜ'nün de
önemli konferanslarını izlerdik. Kocaman anfiler, tıklım tıklım dolu salonlar
ve konuşan muhteşem Hocalar.
--Konferansı Prof. Dr. Cahit ARF* yönetiyor ve etrafında
da farklı dallarda hocalar. Tabi öğrencinin, yeni yetmelerin olduğu yerde, elbette
ki gerekli, gereksiz konuşmalar olur, hocalar kızar falan.
--Ama hani yoğurdum karadır diyen olmaz ya. Bir konuda,
konuşmacı hocaya itiraz ettik. O da bizi baştanbaşa boyadı. Oturum Başkanı Arif
Hoca bir şeylerden rahatsız olup, konuşmacı hocayı da uyardı, bize sakin olun
dedi ama kim dinler, salonu terk ettik.
--Anfi (salon) çıkışı bir yerde de kendi aramızda
tartışıyoruz. Derken, konferans bitti. Hocalar da, öğrenciler de salondan
çıkıyorlardı. Birden Cahit Hoca bizi fark etti ve büyük bir alçak gönüllülük
ile yanımıza geldi ve "Çocuklar, siz haklı idiniz ama konuyu uzatmak
istemedim. İlgili konuşmacıya da bunu söyledim " dedi.
--Sonra da bize yaşamımım boyunca unutamayacağım bir ders
verdi. Bize, bir baba edası ile şimdi gidin okullarınıza, derslerinize bakın. Okullarınızı
bitirin. Gün gelecek, sizler konuşacaksınız. O zaman da doğruları sizler
anlatırsınız.
--Giderken de: "ÖNCE BİR İŞİ İYİ YAPIN/BAŞARIN,
SONRA NE YAPARSANIZ YAPIN" dedi ve başımızı okşayıp gitti.
--Tabi biz biri birimize soruyorduk bu Hoca kim diye. O
gün, herkes Cahit Hoca dediler ama nereden bilecektik ki, Matematikte ARF
FORMÜLÜ/DENKLEMİ çok önemlidir ve bunu bulan adam olduğunu ve ödüllü/madalyalı
hoca olduğunu.
--Bazı insanların, ister hoca, ister siyasi, ister de
başka bir şey, herkesin bazen ya da sık sık HADDİNİ BİLMEYECEĞİNİ anlatmıştı. O
yüzden de, haddini bilmenin ilk koşulu kendini bilmek olduğunun dersini
vermişti.
--Kendini bilmenin ilk koşulunun da bir şey olmaktan geçtiğini
o gün öğrenmiştik ama yaşadıkça da anlıyoruz.
--Hem de toplumun her yerinde o kadar hadsiz varken,
10.-Türk Lirası (₺)'nin ön yüzünde gülen bir Atatürk'e sırtını vermiş adamdan
HAD BİLMEYİ çocuk yaşta öğrenmenin ne güzel bir duygu olduğunu anımsayarak,
hadli hadli bazılarına göre saf saf yaşamak ne güzel!..
*Cahit Arf(11 Ekim 1910, Selanik-Yunanistan/26 Aralık
1997, bebek-İstanbul) Bir çok Üniversitede NOBEL ÖDÜLLÜ Öğretim Üyesi,
matematikçi ve bilim insanı. TÜBİTAK Bilim Kolu eski başkanı. Matematikte ARF
FORMULÜ'nü bulan kişi