“ Savaşma seviş” derdi 70’li yıllarda
Hippiler; ki Hippiler turizm hareketinin önemli bir kısmını oluştururdu. O
zamanlar dünya daha barışçıldı, ilkokul sıralarında “3. Dünya Savaşı ne olursa
çıkar?” sorusunun yanıtını aratıyordu Fahriye Öğretmen bize. Her ne kadar Türk
toplumu biraz ”garip” semişse de. Bu arada “Hippi”nin bizdeki tanımı “çiçek
çocuk”tu hatırlatalım.
Yeni Dünya düzeninde sevişmeyi değil savaşmayı
tercih eden bir anlayış var ki buna bakıyorum. Bizimkiler de geri kalmıyor.
Yani Kuzey Kore lideri “güzel fırlatıyor” hani “deneme yapıyorum” diye. Ama biz
de doğrudan savaşıyoruz.
“Savaşma seviş” derken hani buradaki sevişmek
“sex yapmak” olarak algılanmamalı. Sevgi dolu bir atmosferden söz ediyoruz. Ben
insanların birbirini sevdiği, saygı duyduğu, gidip geldiği, barış içinde bir
dünyada düşüyle yaşıyorum.
Nereye bağlayacağızdı?
İlk kez 1983 yılında geldiğim Noel Baba
Kilisesi’ndeyim bir kez daha. 1993 yılında epey bir kaldım ben burada. O
dönemde zaten hani mahallenin kafesi gibiydi benim için, canım sıkıldıkça
uğrar, değişen ışık yansımalarında fotoğraf çekerdi. Evet 35 mm Minolta x300.
Bir kez daha yolum düştüğünde kilise
yerleşkesinde benim için çok fazla bir şeyin değişmediğini gözlemledim. Koruma
biraz daha arttırılmış bu güzel bir şey.
Antalya'dan Demre’ye gelirken de
eskiden burada “ tur hareketi” vardı. Çok fazla tur otobüsleri gelirdi
Demre’ye. Gerek kilise çevresinde, gerek yol üstünde olsun ama balık
lokantalarında saç kavurma ve alabalıkla turistler yemek yerdi bölge insanı
para kazanırdı.
Akşam oldu, ışık gitti. “Cafe”ye oturdum,
”sade bir Türk Kahvesi içiyim” dedim. İn-cin top atıyor. Demre’de sokaklar
bomboş, dükkanlar kapalı filan. “Cafe”deki çocuk Manisalı’ymış. “6 yıldır
buradayım” dedi. Geçen yıla göre bile yarı yarıya müşteri kaybı olduğunu
anlattı. “Benim geldiğim zamana göre baktığımız zaman yüzde 30 azalma var”
dedi. Ama seneye umutluydu bilmiyorum.