İnsan olmak ayrı bir
meziyet. Herşeyin alaşağı olduğu, yaşamak ve ayakta kalmak için her yolun mubah
sayıldığı bir ortamda elbette herkesin harcı değil. O yüzen zaten bugün
yaşadıklarımız bu denli utandırıyor bizleri…
Ahlakımızdan, vicdanımızdan verdiğimiz her ödün, kaybedilen
her adım bize darbe olarak dönüyor. Artan hırsızlık, ahlaksızlık, şiddet,
tahammülsüzlük bundan…
Yalnız insanın insana şiddeti artıyor sanmayın. Doğaya ve
canlılara karşı işlenen suçlar tavan yaptı. Birileri ağaca, ormana zarar
veriyor, diğerleri kedilere, köpeklere…
Sokakta veya
tenhalarda öldürüldüğü tahmin edilen onlarca hayvan var. Bunu yapanlara insan
demekten utanıyorum ama maalesef “insan” yapıyor…
Ağzı dili olmayan o canlılara eziyet eden ya da zehirleyen,
bundan da zevk alan iki ayaklı yaratıklar var…
Kusura bakın, size saygı duymuyorum. Sizden ve sizin
gibilerden nefret ediyorum. İnsanlığımdan utanıyorum…
Doğayı sevmeyen, canlıları sevmeyen insan olamaz…
Anlıyorum elinize
almak, evinize sokmak, bakmak zorunda değilsiniz. Ama öldüremezsiniz…
Dokunamazsınız o canlılara…
Doğa ve canlılara karşı işlenen suçlar konusunda
sabıkalıyız. Cezalar da caydırıcı değil. Caydırıcı olanlar da fiiliyatta
uygulanmıyor…
Geçtiğimiz günlerde
çok kıymetli yazarımız araştırmacı, yazar Mustafa Yıldırım’dan bir ileti geldi.
Denizli’deki katliamı göndermiş…
Öldürülen köpeklerin fotoğrafları…
Ses soluk çıkmadı…
Ama üzerine
gideceğim. Aynı durum Antalya’da da var aslında. Birileri sokak sokak gezip
canlıları doyurmaya çalışıyor. Birileri de sokak sokak gezip zehirlemeye…
Burada tabii yerel yönetimler de yeterli sorumluluk
üstlenmiyor…
Kepez bölgesinde,
Konyaaltı’nda, Muratpaşa’da, Aksu’da ve Alanya’da sık sık benzer haberler
geliyor…
Sokakta yaşayan
dostlarımızı yaşatmalıyız. Hasta olanlar tedavi edilmeli, yaralı olanlar
bakılmalı. Ama maalesef trafik kazalarında sakatlanan dostlar için bile
hayvanseverler el uzatıyor. İmece usulü toplanan yardımlarla ameliyatlar
yapılıyor…
Ne diyelim belediye bütçelerinde buralara biraz daha kaynak
aktarılmalı…
Önceliğimiz yaşamsa onları da yaşatmalıyız…