Ajansın servis ettiği haber çok can sıkıcı cinsten:

‘Antalyalı limonu taneyle alıyor’

Şöyle devam ediyor haber :

‘Antalya’da, pazar tezgahlarında limonun kilo fiyatı 10 lirayı bulunca kent sakinleri, taneyle almaya başladı. Tane fiyatı, 1 kilo limonda, 1,25 liraya geliyor’

Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ambarı Antalya’da sebze ve meyve fiyatları pazarlarda el yakıyor.

Acı ama gerçek..

Antalyalılar, pazarda yarım, hatta çeyrek karpuz, kavun alıyor..

Konyaaltı Altınkum Pazarı’nda tanık oldum..

Tek bir patlıcan, bir kabak, 250 gram fasulye, 100 gram biber alıyor vatandaşlar..

Meyvenin ise yanına yaklaşmak mümkün değil..

5 liraya kayısı, 7 liraya kiraz, 8 liraya erik satılıyor..

Bir zamanlar kilosu 50, hatta 25 kuruşa kadar düşen domates, Antalya’da pazarlarda 3 ila 6 lira arasında satılıyor..

Pazar tezgahları ile toptancı halinin durumu değerlendiren Antalya Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Nevzat Akcan’ın şu sözleri hem çarpıcı, hem de düşündürücü:

"Tarım sektörü olarak can çekişiyoruz. 'Enflasyon düşer' derken, üretici ve esnaf bitiyor. Ne olacak bu durumumuz?"

Neredeeen, nereye…

Bakınız Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör ne diyor :

“Geçmişte kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Türkiye bugün itibariyle 5 tarım ürünü dışında tüm tarım ürünlerini ithal ediyor..

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise bu duruma şu yorumu getiriyor:

“Paramız var ki ithal ediyoruz”

Pekala neden böyle oldu ?

Limonu taneyle, biberi, patlıcanı taneyle alacak bir hali nasıl düştük ?

Yapılan bir araştırmada Türkiye’de son 10 yılda 2 milyon 573 bin futbol sahasına denk gelen 27 milyon 825 bin 64 dekar tarım arazisinin imara, inşaata kurban gittiği ortaya çıktı..

Bir de Antalya Ticaret Borsası’na(ATB) kulak verelim..

Borsa Başkanı Ali Çandır, Antalya Ticaret Borsası’nın(ATB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yola çıkarak, Türkiye’nin son on yılda kaybettiği tarım arazisi miktarını ortaya koyan bir çalışma yaptığını belirtiyor.

Ali Çandır’ın şu sözleri acı gerçeği ortaya koyuyor :

"2004 yılında 265.9 milyon dekar olan tarım arazisi varlığı,  238.1 milyon dekara düşmüş. Aradaki fark 27.8 milyon dekar. Türkiye son 10 yılda tarım topraklarının yüzde 10.46’sını kaybetmiş durumda"

Tarımdan elde edilen gelirin bu kentin kılcal damarlarına kadar girdiğini ve ekonomik fayda sağladığını söyleyen, sosyal anlamda da tarımın bu kent için önemini vurgulayan Çandır, şunları söylüyor

"Son yıllardaki çarpık kentleşme sonucu 267 bin 400 dönem tarım alanını kaybettik. Yüzde 21 olan tarım alanlarının payı yüzde 18’e düştü”

Antalya Ticaret Borsası(ATB)Başkanı Ali Çandır’ın şu değerlendirmesi ise tarımın önemini çok net bir şekilde gösteriyor :

“Eskiden Antalya’da  tarımla geçinen bahçıvanların ortalama geliri, Antalya ortalamasının üzerindeydi. İmarın geldiği tarım alanlarında aileler; ’Bunca yıl çektik, artık biz de şehirli gibi yaşayalım, rahat edelim’ diyerek bahçeleri daireye verip zengin oldular. O zenginlerden eski bir arkadaşla karşılaştım. Kahvede garsonluk yapıyor. Şaşırdım. ’Daireleri yedik, bitirdik’ dedi. Bu zenginlik geçici. Bu sosyal yapıyı irdelemek gerekiyor"

Çandır’ın şu sözleri ise gelecek kuşaklara nasıl bir miras bıraktığımızı ortaya koyuyor :

"Biz torunlarımıza nasıl bir Antalya teslim edeceğiz bilemiyorum. Yüzlerce maden ocağı açtık. ’Mermer ihraç ediyoruz’ diye övünüyoruz. Mermer çıkarırken doğayı mahvediyoruz. Yarın çocuklarımıza, torunlarımıza bu yaptıklarımızı nasıl izah edeceğiz? Bu kentte yaşıyor ve bu kentten besleniyorsak hepimizin sorumluluğu var. Çevreye duyarlı olmak zorundayız"

Yarın ne olacak, karnımızı nasıl doyuracağız bilen var mı  ?

Bizden sonrakiler ne yaşayacak diye bir kaygı taşıyor muyuz ?

Bu kötü gidişe seyirci olmaya devam edecek miyiz ?

Bilen varsa beri gelsin..