Ülkede yargı sorunları her boyutu ile ortaya çıkmakta ve ülke insanı bu sorunların yarattığı sonuçlar nedeni ile ya özgürlüklerinden ya mal varlıklarından ya da her türlü haklarını elde etmekten yoksun kalmaktadır.

Her gün tartışılan bu sorunlar içinde son günlerde en öne çıkanı, savunma kurumu mensupları biz avukatlar hakkında başlatılan soruşturmalarda uygulanan usullerdir.

Bilindiği gibi en son olarak, Çağdaş Hukukçular Derneği Yöneticisi ve Üyesi Meslektaşlarımız hakkında yasa dışı sol örgütler ile birlikte çete oluşturma iddiası ile başlatılan soruşturma yöntem ve usulleri CMK’ nın düzenlemelerine ve en önemlisi Avukatlık Yasasının 58. ve devamı maddeleri hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Avukatlık Yasasına göre, bir Avukatın soruşturulması Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olduğu gibi üstü ve bürosunun aranması, yakalanması, gözaltına alınması, ifadesinin alınması, özel yöntemlere göre yapılabilmektedir.

Bunun nedeni Avukatların, savunma fonksiyonunu yerine getirme görevlerinden kaynaklanmaktadır.

Hiç şüphe yok ki,  Avukatlar da suç işleyebilir.

Burada belirtmek istediğimiz, Avukatlar suç işlemez, onlar her türlü soruşturma ve kovuşturma işleminden muaftır  anlamına gelecek bir düşünce değildir.

Söylemek istediğimiz, Avukatlık mesleğinin niteliği gereği, biz Avukatlar zaman zaman davanın karşı tarafı olan kişilerin, şirketlerin, kurum ve kuruluşların ve hatta devletin ve devlet yöneticilerinin hoşuna gitmeyecek savunmalar yaparız.

Bizim savunmasını üstlendiğimiz kişilere Ceza Kanununda en ağır ve kamuoyunda en çok tepki çeken suçlar yöneltilebilir,

Hatta bu iddialar siyasi ve ideolojik suçlar ile ilgili yönlendirilebilir.

Savunma hizmetini başta devlet, Hakim, Savcı ve Kolluk içine sindirmelidir.

Zira, hukuk devleti olduğunu iddia eden ülkemiz hukukunda CMK’ da yapılan düzenleme ile Avukatlar zorunlu müdafi olarak devlet tarafından görevlendirilebilmektedir.

Öyle ki, zorunlu müdafilik hallerinde Avukatın soruşturma işleminde özellikle ifade de hazır bulunmaması halinde işlem yapılamamaktadır.

Bu noktadan bakıldığında son günlerde yoğunluk arz eden Avukat soruşturmalarında iddia makamını teşkil eden bir kısım Savcılarımızın; meslektaşlarımızı, savunduğu kişi ile özdeşleştirmesi ve hatta daha ileri götürerek müvekkiller ile Avukatı bir çetenin mensubu ve yöneticisi olmaya kadar zorlama isnadlarda bulunması sureti ile başlatılan soruşturmalarda büyük yasa ve hukuk ihlalleri ortaya çıkmaktadır.

Avukat soruşturmalarında uygulanacak yöntemleri düzenleyen hukuk kurallarına tamamen aykırı bir biçimde sabaha karşı evinden alınarak, 4 gün uzatılmış gözaltı süresi sonucu tutuklamaya sevk edilen, ancak Mahkemece tutuklama talepleri reddedilerek serbest bırakılan meslektaşlarımızın bu yaşadıklarını unutması ve hiçbir şey olmamış gibi meslek yaşamını sürdürmesi mümkün olabilir mi?

Gizli olması gereken ve hatta Hakim kararı ile gizlilik kararı verilen ve bu nedenle Avukatların dahi incelemekten yasaklandığı soruşturma evrakı, soruşturma içeriği olaylar ve meslektaşlarımızın fotoğrafları gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanmasının izahı olabilir mi?

Kişinin ihlal edilen şüpheli hakları karşısında kim tazminat ödeyecek?

Biz Avukatlar kendimize ayrıcalık istemiyoruz…

İsteğimiz bu ülkenin Avukat soruşturmaları ile ilgili yasal düzenlemelerin aynen uygulanmasıdır.

İsteğimiz bizlerin savunmasını üstlendiğimiz kişiler ile özdeşleştirme çabasından derhal vazgeçilmelidir.

Her zaman tekrar ettiğimiz gibi;

 ‘Savunma bir gün herkese lazım olacaktır..

Savunmaya karşı bu usulsüz işlemleri yapanlarda bir gün kendilerine yapılan usulsüzlüklerde bizim tarafımızdan savunulacaklardır.’

Bu böyle biline..

Saygılarımla..