Bir kaotik döneme girip, kimin ne dediği, ve yaptığı belli olmadığı zamanlar, hep Lenin'in o ünlü "NE YAPMALI" ile Nikolay Gavrilovç'in "NASIL YAPMALI" yapıtları aklıma gelir.
1850'li yıllar ve sonrası. Çarlık Rusyasında tüm Avrupa ve hata dünyada felsefi ve siyasi-ideolojik bir aydınlanma başlamış. Sanayileşme ile oluşan işçi sınıfı kendisini ekonomik ve siyasi olarak tanımlama sürecine girmiş; Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimse, kimsenin ne dediğini anlıyor ne de dinliyormuş.
 
Bu sürece ilişkin ilk Nikolay Gavriloviç ceza evinde 1850'lili yıllarda siyasi düşüncelerini şekillendirdiği bir roman yazıyor NASIL YAPMALI diye. 1901-2'de de Lenin de;
Siyasi parti örgütlenmesi ve bunun araçları,
Siyasi mücadelenin veriliş şekilleri ve propagandaya yönelik yazdığı mektup ve makalelerden oluşan "Ne yapmalı " diye bir kitap hazırlıyor.

Günümüz Türkiyesine bakılınca, ekonomik, siyasi,yönetsel hatta uluslararası ilişkilerde derin bir sorun yaşansa da, ülkenin yaklaşık bir yılına mal olan HALK OYLAMASI, kriz olmaktan çıkamamıştır..

Kamuoyu önünde yapılmayan konuşmalarda görülüyor ki iktidar partisi ve seçmenlerinin bir kısmı da, yaşanan ve gelinen süreçten memnun değiller. "Evet" cephesi, TV'ler de kamuoyunun ilgisini Halk Oylamasının üzerinden çekmek, yok saymak için "özel" danışman-gazeteci-akademisyenler aracılığı ile ellerinden geleni yapsalar da, önlerinde ki yolların çetrefilli ve zor olduğunun farkındalar.

"Hayır"da bir cephe olmasa da, hayırcılar da bir yol ve yöntem arayışı içinde oldukları gözden kaçmıyor.

CHP ise ilk şokun etkisini atlamaya çalışır iken, önünde ki süreci çok iyi gören Deniz BAYKAL, gür bir ses vererek; 
Tamam halk oylaması ile ilgili evet çıkartmak için her türlü yasal, yasal olmayan, idari yolları denediniz ve kamuoyuna sundunuz. Ama o kadar da değil.
"Acele işe şeytan karışır" misali, acele yaptığını ve süreçlerini çok iyi hesaplayamadığınız süreçte,
TBMM'ye gelecek ve bizim ile görüşeceksiniz. Yanlış ve esiklikleri bizler ile düzelteceksiniz diyor.

Halk oylaması ile ilgili, CHP ve diğer siyasi parti ve derneklerin yasal mücadeleleri sürmektedir. Karşılaşılacak sorunlar için son derce çevik hareket etme kabiliyetine sahip, Sayın Erdoğan, her durumda tüm muhalefet partileri ile olmasa da, birçokları ile daha ilkesel bir iş birliğine gidecektir.

Burada iki konu başlığı önemlidir. İlki, CHP ve diğer muhaliflerin yürüttüğü yurt içi, yurt dışı YASAL süreçler dikkatlice izlenecek ve ona göre tavır alınacaktır. (Merak edenlere, bu güne kadar yapılanların sil baştan edilmesi de dahil)
İkincisi de, Ak Parti içi muhalefet dahil, CHP ve diğer partiler ile geçici madde ile konulan 6 aylık süre içinde tüm uyum yasalarının hayat geçirilmesi için işbirliğine gitmek zorundadır.

Bu yazıyı okuyanların, ya hayal gördüğümü düşündüklerini , ya da ağa ile marabanın öyküsü gibi, "biz bu b....... neden yedik" o zaman dediklerini duyar gibiyim.