Bu kaygı ve endişe yüzünden insanlar birbirinden bile uzak durmaya, görüşlerini net bir şekilde açıklamaya, devamında sivil toplum kuruluşları ile benzeri oluşumlara mesafeli davranmaya başladılar.

Haksız da değiller..

Siyasal iktidar her bireyi fişleme, özel hayatına bile müdahale etme düşüncesinden ödün vermemekte kararlı olduğunu her fırsatta gösteriyor.

AKP hükümetinin yıllardır üzerinde çalıştığı bilinen ‘Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderme hazırlığında..

Yasa taslağı vatandaşların inançlarından, düşüncelerine, cinsel hayatlarından, hangi sendika veya kuruma, sivil toplum örgütüne üye olduklarına kadar fişlenmelerine olanak sağlıyor.

Kişi hak ve özgürlüklerine doğrudan müdahale etme anlamına da gelen ‘Kişisel Verileri Koruma Kanunu’ ile MİT, Emniyet ve Jandarma ile birlikte Mali Suçları Araştırma Kurumu’na(MASAK)fişleme olanağı getiriliyor.

Fişleme konusunda yetkili kılınmak istenen MASAK, vatandaşların taşınır veya taşınmaz mal varlıklarına ilişkin veriler ile ticari ve mali bilgilerini fişleyecek, depolayacak ve paylaşmakta özgür olacak.

Toplumsal barışı ciddi biçimde tehdit edeceği düşünülen yasa tasarısı ile kurulması planlanan ‘Kişisel Verileri Koruma Kurulu’, AKP iktidarı tarafından belirlenecek 7 kişiden oluşacak.

Bu kurul tıpkı Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Emniyet Genel Müdürü gibi dokunulmazlık zırhına büründürülecek.

Bu kurulun başkanı ve üyeleri için “Görev suçu’ soruşturması açılması ancak Adalet Bakanı’nın izniyle mümkün olacak.

Eğer Adalet Bakanı izin vermez ise en büyük fişleme skandalları cezasız kalacak..

Kişisel verileri toplayıp fişleyecek olan kurula ayrıca istedikleri kişi veya kurumları fişleme uygulaması dışında tutma hakkını da veriyor.

Yazdıklarım moralinizi bozabilir..

Kişi çevreler de ‘Korkacak neyimiz var, çiğ yemedik ki karnımız ağrısın’ diyebilir..

Ancak kazın ayağı hiç de öyle değil..

Bir zamanlar kader birliği yapan AKP ile Gülen Cemaati’nin arasına kara kedi girince ortalığın toz duman olduğunu, yargı-polis-gazeteci üçgeninde akla hayale gelmez operasyonların, soruşturmaların, tutuklanmaların olduğunu, kavganın bel altı pozisyonuna çabucak dönüştüğünü kimse aklından çıkarmasın..

“Bana bir şey olmaz, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışı- düşüncesi çoktan tarih oldu..

Şimdi ‘Bu yasa uygulanır mı ?” tartışması yapılacak, beyaz camda her gün yüzlerini görmeye zorlandığımız uzmanlar(!) görevlerini kusursuz yerine getirip, yasa tasarısının demokrasiye kazandırdıklarını anlatacak..

Gerçek şu ki askeri darbe dönemlerinde bile tanık olmadığımız uygulamalar yapılıyor..

Bu yasa ile askeri darbe dönemlerini mumla aratacak uygulamalar gündeme getirilebilir..

Kişi hak ve özgürlüklerine yönelik müdahaleler artık günlük olaylara dönüşebilir.

Artık yatak odasının mahremi de ortadan kalkacak.

AKP’nin Meclis’te sayısal üstünlüğü olsa bile, bu sakıncalı-tartışmalı yasayı çıkarma şansı yüksek görünse bile muhalefet karşı çıkabilir, kişi hak ve özgürlüklerine doğrudan müdahaleyi hedefleyen bu yasaya direnç gösterebilir..

Mesele de burada..

Muhalefet ne yazık ki AKP’yi bırakın köşeye sıkıştırmayı, ülkenin temel sorunlarında bile muhalefet görevini yerine getirmede cılız kalıyor..