
İbrahim Akkaya
Yanlış işler
Bazı değerlere sahip çıkmak övgüye değer..
Kentin kaynakları rant beklentisi ile yok ediliyorsa karşı çıkmak her kentlinin, her yurttaşın temel görevi.
Yanlışların önüne geçmek için direnmek, eylem yapmak, protestolar düzenlemek, basın açıklaması yapmak herkesin hakkı..
Hak arama Anayasal bir görev olduğu için de bunu çeşitli yöntemlerle engellemek de suç..
Mücadeleden yılmamak, sonuç alınamıyorsa son çare olarak yargıya gitmek de herkes vatandaşın, her kuruluşun en doğal hakkı.
Ancak bazen ölçüye kaçırıyoruz, hak aramaya çalışırken haksız duruma düştüğümüz de oluyor.
Kimsenin fikirlerini, eylemlerini başkalarına zorla kabul ettirme gibi bir hakkı yok.
Karşıdaki kişi hatalı da olabilir, yanlış bir söylemde bulunabilir, hoşa gitmeyecek sorular da yöneltebilir.
Ortam gerginleşebilir, hatta tahrik söz konusu olabilir..
İşte bu noktada serinkanlı davranmak gerekir.
Başkalarının da düşüncesine saygı duymak, hatalı yorum yapılmış, soru yöneltilmiş olsa bile ikna oyluna gidilmelidir.
Sözüm Kemer’de ‘cennet’ olarak bilinen Kesme Boğaz’nda yapılması planlanan halk toplantısında konumu ne olursa olsun hem de basından sansürün kaldırılışının yıldönümünde bir gazeteciye yönelik davranışta bulunanlara..
Asla kabul edilir gibi değil..
Kimsenin kimseyi sevme zorunluluğu yok.
Kimsenin bir başkasının düşüncesine katılma gibi bir yükümlülüğü de yok..
Kemer’de sergilenen tablo hiç ama hiç hoşuma gitmedi.
Tartaklanmaya çalışılan kişi meslektaşım..
Olaya adı karışanların bir bölümünü yakından tanıyorum.
Dileğim bu olay büyütülmesin..
İki taraf ta sağduyulu davranıp, olayın daha da üzücü boyutlara taşınmasına neden olmasın.
Gelelim çevrecilik meselesine..
Kesme Boğazı’nda HES yapılmasına herkes tepki duyar.
Bu konuda yapılacak her türlü mücadeleye destek vereceğimiz gibi, içinde de oluruz, gerektiğinde risk de alırız.
Bunları yaparken mevcut koşulları da unutmamak gerekli.
Türkiye’de bir Gezi Parkı Direnişi yaşandı, dünyanın dört bir yanında ses getirdi.
Polisin direnişçilere davranışını hepimiz yakından biliyoruz.
İnsanlar öldü, sakat kaldı, çok sayıda tutuklu var.
Antalya’da Kemer’de hak aramaya çalışırken, polise fırsat vermemek gerekli..
Yaşanan son olay eyleme bakış açısını olumsuz yönde etkileyebilir.
Bu da HES yatırımcısının işini kolaylaştıracağı gibi, haklı ve yasal bir direnişin farkı yönlere çekilmesini sağlayabilir.
Asla geri adım atmayalım ama ortamı bozmak, mücadeleyi baltalamak isteyenlere de fırsat tanımayalım.
Çevreci arkadaşlar da kendilerini toplumdan soyutlamadan hareket etmeli, bir takım kişisel kaprislerinin haklı mücadelelere gölge düşüneceği gerçeğini akıllarından çıkarmamalı.
Özellikle de çevreci faaliyeti siyasi ikbal konusu etmemeye özen gösterilmeli.
Elbette direneceğiz, elbette pes etmeyeceğiz, elbette yılmayacağız, elbette yorulmayacağız ama haklı iken haksız konuma da düşmeyeceğiz.
Hem Antalya, hem de Türkiye rantçılarla paylaşılıyor.
Siyasi iktidar yandaşlara kaynaklarımızı istediği gibi paylaştırıyor.
Bu noktada toplum dinamiğini harekete geçirmek lazım.
Bunu yapmak için de bireysel çabaları öteleyip, halkın desteğini alacak mücadele yöntemlerine yönelmeliyiz.
Şunu kimse aklından çıkarmasın ki çevrecilik kimsenin tekelinde değil..
Kimse bu kentin sahiplerinden daha çevreci değil..
Antalya sevdalısı herkes Antalya’yı korur ve kollar.
Yeter ki iyi niyetli girişimler bilerek ve bilmeyerek sabote edilmesin..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.