
İbrahim Akkaya
Öyle bir dram ki!
Yayınlanma:
Suriyeli sığınmacılara kucak açılır..
5 yıldızlı otel ayarında barınmaları sağlanır..
Methiyeler düzülür, her türlü istekleri anında yerine getirilir..
Devletin valisi, kaymakamı ayaklarına kadar gider..
Onlar ise isyan çıkarıp, bayrağımızı indirip kendi bayraklarını asarlar..
Polisi döverler, Türkiye aleyhine sloganlar atarlar..
Rezillik yetmiyormuş gibi maaş bağlanması için hazırlıklara başlanır..
Yıllarca Mehmetçiği şehit eden, masum insanları acımasızca kaçıran, öldüren, işkence eden PKK'lı
teröristler, kahraman gibi karşılanır, sınırda özel mahkemeler kurulur ve "Siz pişmansınınız" denilerek
serbest bırakılır..
Peşmergeler sınırı geçip gelir, bağrımıza basar, devletin parasıyla kuş sütü eksik olan sofralarda ağırlanır..
Ülkede milyonlarca aç ve işsiz varken, Afrika'ya trilyonlarca yardım yapılır..
Özel uçaklarla devlet ricali, sanatçılar, gazeteciler, işadamları götürülür, reklam yapılır.
Kendi sorunlarımız her geçen gün katlanırken, içerde yangın her geçen gün büyürken sınırlarımız ötesine hükmetmek için her yol ve yöntem denenir..
Amaç bölgede lider devlet olmak..
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)'un yalakalığını yapmak..
Deprem olur insanlar sokakta aç ve sefil yaşamaya mahkum edilir..
Sel felaketinde iktidar partisinin gizli kasası TOKİ'nin dere yatağına yaptığı evler can alır.
Bir de Antalya örneği var ki tam bir insanlık dramı..
Antalya'nın burnunun dibinde, Serik'in Haskızılören Köyü'nde geçen yıl 9-10 Ekim günlerinde sel felaketi yaşandı..
Sel suları köyü adeta yuttu..
Nerede ise Haskızılören haritadan silindi.
Evler yıkıldı, vatandaşlar hayatını kaybetti..
"Fakir, fukara, garip, gureba" söylemi ile oy avcılığı yapan iktidar partisi "yaralar sarılacak, devlet felaketzedelere sahip çıkacak" dese de insanlar kaderiyle baş başa bırakıldı..
Felaketin ardından tam 10 ay geçti ne yaralar sarıldı, ne de köye gerçek anlamda yardım eli uzandı..
Devlet baba Haskızılören'i sanki gözden çıkardı..
İnsanlar derme çatma, daracık, sağlık koşulları son derece yetersiz konteynırlarda hayatta kalmaya çalışıyorlar..
Evleri hasar görenler barındırılmıyor, ya sokakta yatıyorlar, ya da yakınlarına sığınıyorlar..
Bulaşıcı bir hastalık olmayışı ise tamamen tesadüf..
Halk adeta cezalandırılıyor..
Feryatlarına kulak verilmiyor..
Onların suçu Antalyalı olmak..
Çünkü AKP, 2009 yerel seçimlerinde yenildiği Antalya'yı cezalandırmaya devam ediyor..
Zaten merkezi yönetim Antalya'ya üvey evlat gözüyle bakıyordu, AKP bunu da fırsat bilerek Antalya'yı yok sayıyor..
Antalya ile övünüyor, Antalya'nın kaynaklarını TOKİ başta olmak üzere yandaşlara, rantçılara peşkeş çekiyor..
Ülkenin ödemeler dengesine en çok katkıyı sağlayan Antalya'ya zulüm ediyor.
Türk vatandaşı olmak suç..
Nüfus cüzdanında 'Antalya' yazılı olması daha da büyük suç..
Serik'in Halkızılören Köyü'nde yaşanan dramı anlatmaya sayfalar yetmez..
Adı 'Turizmin başkenti", "Dünya kenti" olan Antalya'nın iki adım ötedeki bir köyündeki manzara utanç verici.
Devlet, hükümet bu kadar duyarsız olur mu ?
Verilen sözler 10 aylık sürece yerine getirilmez mi ?
İnsanların çilesi yönetenlerin vicdanını sızlatmaz mı ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.