
İbrahim Akkaya
Dönüşüm değil yıkım projesi !
Bugün 14 Mart Tıp
Bayramı..
Ancak sağlık çalışanlarının bayram yapma gibi bir lüksü yok.
Çünkü sağlık sektörünü AKP hükümetinin ulusa dayattığı “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” ni ‘yıkım projesi’ olarak yorumluyor.
Bir dokun bin ah işit durumu..
Çünkü hekimler ve sağlık çalışanları Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile Cumhuriyet tarihinin en büyük özlük hakları kaybı ile karşı karşıya kaldılar.
Yıkım anlamına da gelen dönüşüm, sağlık çalışanlarının sadece özlük haklarını değil, onurlarını da ellerinden aldı.
Çünkü hekimler sözleşmeli statüsüne geçirildiği için iş ve gelecek güvencesini de kaybettiler.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurulu(SGK) uygulaması hekimlerin bağımsız, özgür iradeleriyle işlerini yapma statüsü de ellerinden alındı, artık hekimler başta kanser olmak üzere hastalara tanı koymak ve tedavi yapmak için SGK’nın iznini almak zorundalar.
Bir diğer nokta ise zorunlu meslek sigortası uygulamasının getirilmesi ile hekimlerin çalışma alanlarının daraltılmış olması.
Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da parayı ön planda tutan hükümet, sağlığı insan hakkı olmaktan çıkarıp, bir meta haline getirdi, uluslar arası tekellerin 70 milyon lira civarında olan sağlık pazarına hakim olmalarını sağlamak amacıyla ‘Tam gün çalışma yalanı’ ile hekimlerini muayenelerini kapatıp, sağlık tekellerinin biçtiği ücrete mahkum olmalarını sağladı.
Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasası ise sağlık hizmetinin tamamen özelleştirilmesini, hem doktorların, hem de vatandaşın tamamen sağlık patronlarının insafına bırakılması anlamına geliyor.
Aile Hekimliği Uygulaması ile sağlık ocakları kapatılıp, koruyucu hekimlik uygulamalarının rafa kaldırılması ise yıkım projesinin bir başka yönü.
Bu uygulama başlangıçta hekimlerin ekonomik kaygılarını tatmin eder gibi görünse de hekimleri ve çalışma koşullarını her türlü güvenceden yoksun kılıyor.
Ekip olarak dayanışma içinde hizmet veren hekimler yalnızlaştırılmaya çalışılıyor..
Bu olumsuz gelişmelere karşı koyabilmek hekimlerin en geniş birliğini oluşturmakla mümkün olabilecektir.
Antalya’da 14 Mart Tıp Bayramı’na Antalya Tabip Odası’nın Kamu Hastaneleri Birliği ve Genel Sekreteri Erdoğan Taş’ın uygulamalarına yönelik tepkisini içeren açıklaması damgasını vurdu.
Şüphesiz sağlık çalışanları bugün de bu konudaki tepkilerini ortaya koyacak, daha kaliteli sağlık hizmeti verilebilmesi yönündeki taleplerini kamuoyu ile paylaşıp, destek arayacaklar.
Antalya Tabip Odası’nın açıklamasında “Özveri ile çalışan, yeminine sadık, yoktan var ederek hizmet veren hekimlere, kendisi de hekim olan genel sekreterin yaklaşımlarını kınıyoruz” denilmişti.
Antalya Tabip Odası, 14 Mart’ın neden bayram havasından çıktığını şu görüşlerle ortaya koyuyor:
“ Kamu Hastane Birliklerini özel işletme
olarak görüp, hekimlere vardiya sistemi konulması, hekimlerin başlarında
demoklesin kılıcı gibi sallanması. Uzman Hekimler Yasası’na rağmen acil
servilerde kendi branşları dışında nöbet tutmaya zorlanmaları, hekimleri
rotasyon baskısında tutma uygulamaları yapılanlardan birkaç örnektir. Ülkeyi ve
sağlığı kurumsallıktan çıkarıp, kişilere teslim etmenin sonucunu yaşamaktayız.
Bu konudaki eğitimi nedir, deneyimi nedir, okulu nedir, hayalleri ne kadar
geniştir hiç önemi yoktur. İnsanlar bizim insanımızdır. Saftır, temizdir, art
niyetsizdir. Bizim bu duyguları başımızın üstünde taşıyıp, saygı ile
karşılamamız gerekmekte. Beylik vermişler şeklinde hareket etmememiz, alın
terlerini en iyi şekilde akıtan, karşılığını hiçbir zaman alamayan buna rağmen
son derece saygılı, çalışkan Hipokrat yeminine sadık hekimlerimize gereken
davranışları göstermemiz gerekmektedir. Bunu da fazlasıyla hak etmektedirler”
14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun..
Dileriz gelecek yıllarda böyle kahır dolu açıklamalar yapılmaz, sağlık hizmetinin özelleştirilme girişimleri sonuçsuz kalır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.