
İbrahim Akkaya
Bakan’ın timsah gözyaşları !
Gazetede pencereden bakıyorum karşımda Çin Seddi’ni andıran Çallı Asma Köprülü Kavşak Projesi..
Kimse darılmasın ama böylesine sevimsiz, soğuk, betona dayalı bir yapılaşma olamaz..
14 yıllık AKP iktidarının ‘Yeni Türkiye’ ye getirdiği estetik fakiri yapılaşma anlayışı giderek yaşamı olumsuz yönde etkilemeye, havamızı, suyumuzu, toprağı kirletmeye, iklimi değiştirmeye başladı..
Uzmanlar, iklim değişikliğinin 21’nci yüzyılın sonlarında görüleceğini söylese de Antalya, AKP iktidarında iklim değişiminin provalarını yapmaya başladı bile..
Artık Antalya’da nefes almak güçleşti..
Antalya’nın kendine has rüzgarları esmez oldu.
Ne Meltem, ne de Manavgat serinletmiyor artık..
7 Arıklar başta olmak üzere Antalya’nın hava kalitesinin en önemli etkenleri olan su kaynakları yok oldu..
AKP’den torpilli maden şirketleri dağı bile delerken, yeşil örtüyü bitirirken, tarım alanlarını yok ederken, HES projeleri ile su kaynakları hızla yol olma tehdidinde..
Akdeniz Üniversitesi Akademik Veri Yönetim Sistemi Araştırma Görevlisi Dr. Güray Doğan, Antalya’nın iklim değişiminden en fazla etkilenecek bölgelerin başında geleceğini söylüyor.
Güray Doğan, bugün Akdeniz GERÇEK’te yayımlanan röportajında iklim değişikliği ile ilgili uyarılarda bulunurken, şu çarpıcı açıklamaları yapıyor :
‘İklim değişince gıda biter, yoksulluk artar.. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortaya çıkar. Bu da kadınların ve gençlerin iş imkanlarının azılması anlamına gelir. İnsanlarda para olmayacak. Bu da bizi yoksulluğa ve ilkelliğe götürecektir. Sürdürülebilir olmayan çevresel koşullara yöneleceğiz, yaz ayını istediğimiz gibi yaşamayacağız. Daha sağlıksız koşullarda hayatımızı idame ettirmeye çalışacağız”
Yani gıda kıtlığı kapımızda..
Doğaya ihanet etmenin önüne geçmezsek, iklim değişikliğini beklemeden zor süreci yaşayabiliriz.
Kaygı verici olan çok değil 15-20 yıl öncesine kadar Türkiye kendine yeten bir ülkeydi..
Yani gıda sorunumuz yoktu, üretim ve tüketimde denge vardı..
Tarım toprakları hepimizi doyurduğu gibi üretimin fazlasını ihraç ederek para kazanıyorduk.
Şimdi durum çok vahim..
Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı(BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası(ATB)Başkanı Ali Çandır, tarımda, topraktan kopmalar olduğunu vurgulayarak; şu çarpıcı bilgileri veriyor :
“2015 yılında Antalya, Burdur ve Isparta’yı içine alan Batı Akdeniz’de 3 bin 740 çiftçi toprağını terk etti. Antalya, Türkiye’de çiftçi sayısı en fazla gerileyen eller arasında yer almakta”
Tehlikenin ne derece farkınayız tartışma konusu..
Ancak Antalya’da tarım topraklarının hızla imara açıldığını hepimiz gözlüyoruz.
Tarım sektörü desteklenmeyince, tersine köstek olununca Ali Çandır’ın söylediği gibi çiftçi toprağı terk ediyor, üretimin düşmesi yanında toprak yapısı bozuluyor, tarım topraklarının yerinde beton kuleler ve oteller yükseliyor.
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun(TUSAF)Belek’teki kongresinin açılışında konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, şunları söylüyor:
“ Türkiye’de her yıl 100 bin hektar arazi tarım dışı kalıyor. Böyle giderse 200 yıl sonra, yani bir sonraki nesil toprak diye bir şey söylendiği zaman belki de saksıda görme imkanına sahip olacak”
Bakan Çelik, sözlerinde haklı olabilir..
Ama timsah gözyaşı döktüğünü de söylemeliyiz.
Faruk Çelik, AKP hükümetlerinde en uzun süre bakanlık yapan birkaç isimden birisi..
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken, yani AKP’nin en etkili isimleri arasında bulunurken, bunca yıl arazilerin tarım toprakları dışında kaldığını görmemiş ve gerekli önlemlerin alınması için sorumluluk yüklenmemiş de şimdi mi aklı başına gelmiş ?
Gerçek şu ki AKP için varsa yoksa rant..
Bakınız Türkiye’nin ‘sakin şehri’ Kaş’tan yükselen feryada..
AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlayıp, Meclis’ten geçirdiği 1/25 binlik plana isyan ediyor Kaşlılar..
“Kaş’ı bitirme planı, Kaş’ın idam fermanıdır, Kaş’a kıymayın’ diyor Kaşlılar..
Rantçılar ve Antalya’daki temsilcileri bu sesi duyar mı ?
Sizi bilmem ama ben ümitsizim..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.