
İbrahim Akkaya
Antalya intihar ediyor !
Bizde gündem öyle kurnazca ve hızı değişiyor ki, hayati önem taşıyan kimi konular dikkatlerden kaçıyor, ya da kaçırılıyor..
Bunlardan birisi de kısa adı NASA olan Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin Türkiye’ye yaptığı kuraklık uyarısıydı..
NASA, Türkiye ile birlikte İsrail, Ürdün,Lübnan, Filistin, Kıbrıs ve Suriye’yi kapsayan Doğu Akdeniz Bölgesi’nde 1998 yılında başlayan kuraklığın, son 9 asrın en kötü kuraklığı olduğunu bildirdi ve ivedi önlem alınması için Türkiye’yi uyardı..
NASA’da iklim bilimci Ben Cook’un yönetimindeki araştırma ekibinin Doğu Akdeniz’in iklim koşullarını ve suyun azalışını anlamak için bölgenin kuraklık geçmişini gösteren modeller oluşturduğu bildiriliyor.
Bu çalışma sonucunda elde edilen verilerin bilim insanlarına Akdeniz kuraklığı oluşumunda doğal olaylar ile insan kaynaklı küresel ısınma arasındaki garkı gösterdiği vurgulanıyor.
İklim bilimciler, Batı Akdeniz ve Antalya için de ciddi bir tehdit oluşturan araştırma ile ilgili olarak şu çarpıcı bilgileri veriyorlar :
“ Akdeniz, gelecekte insan kaynaklı iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden birisi. Bu araştırma gösterdi ki, son şiddetli kuraklık, geçmiş asırlardaki doğal kuraklıklardan farklılıklar gösteriyor. Doğu Akdeniz; küresel ısınmayı halihazırda yaşıyor. Elde edilen veriler, gülecek yüzyıldaki kuraklık risklerini gösteren bilgisayar modelleri için önem taşıyor”
Söz kuraklıktan açılınca akla hemen su geliyor doğal olarak..
Kuşkusuz Antalya’yı da yakından ilgilendiriyor kuraklık konusu..
Çünkü Türkiye, tahmin edilenin aksine su fakiri bir ülke..
Antalya’da su fakiri illerin başında geliyor..
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ)Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Kesici, şunları söylüyor :
“Dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye de su fakiri ülkeler arasında yerini aldı. Su kaynaklarının hatalı yönetimi, vahşi madencilik ve yalnızca büyümeye odaklı plansız yatırımlar son 50 yılda Türkiye’nin sulak alanlarının yarısını yok etti. Tarım arazisi açmak için kurutulmasının yanında sulak alanlara havaalanı, otoyol, fabrika ve benzeri projeler uygulayarak, fabrikası olmayan suyu üretimi sonsuza kadar engellendi”
Bu ifadeler size hiç de yabancı değil mi ?
Sanki Antalya’yı işaret ediyor.
Antalya’da ‘ yatırım-hizmet’ söylemleri ile doğaya nasıl zarar verildiği, tarım alanlarının nasıl yok edildiği, su kaynaklarının nasıl bitirildiğinin bir ibret vesikası gibi bu sözler..
Antalya resmen intihar ediyor..
Antalya’da tarım alanları yapılaşma yüzünden hızla azalıyor.
Antalya Ticaret Borsası(ATB)Başkanı Ali Çandır, Antalya’daki tarım arazisi kıyımını şöyle açıklıyor:
“Son yıllardaki çarpık kentleşme sonucu 267 bin 400 dönüm tarım alanını kaybettik. Yüzde 21 olan tarımın payı yüzde 18’e düştü”
Ali Çandır’ın şu sözleri Antalya’nın nasıl intihar ettiğini, daha doğru bir ifadeyle iktidar eliyle nasıl intihara sürüklendiğini ortaya koyuyor :
“Eskiden tarımla geçinen bahçıvanların ortalama geliri, Antalya ortalamasının üzerindeydi. İmarın geldiği tarım alanlarında aileler, -bunca yıl çektik, artık biz de şehirli gibi yaşalım, rahat edelim- diyerek bahçeleri daireye verip zengin oldular. O zenginlerden eski bir arkadaşla karşılaştım. Kahvede garsonluk yapıyor. Şaşırdım.-Daireleri yedik, bitirdi. Bu zenginlik geçici. Bu sosyal yapıyı irdelemek gerekiyor-diye konuştu”
Mirasyedilerin tarım alanlarını daireye vererek başlattıkları sözde şehirleşme-zenginleşme modası, 14’nci yılına giren AKP iktidarında doğa talanına, katliamına dönüştü..
Taş ve mermer ocakları doğada tamiri olanaksız tahribatla yaptı, yamaya da devam ediyorlar.
HES projeleri ile de su kaynakları yok edildi. Edilmeye de devam ediyor..
9 asrın en kuralık dönemi yaklaşırken, Antalya’nın hala uykuda olması ürkütücü..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.