
İbrahim Akkaya
Altın gece !
50.Yılı kutlayan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Cam Piramit’teki ‘’özel gecesi’ne ‘Her Yer Sinema Her yer Direniş” sloganı damga vurdu..
Sevgili arkadaşım Nebil Özgentürk’ün ’50 Yıl. Belgesi’nin ayrı bir renk kattığı gecede ödüllerini Antalyalı sanatçı Sümer Tilmaç’tan alan Işık Yenersu’nun “Bugün gördük ki, 50 yıldır, Antalya’da, her yer sinema her yer direniş” sözleri salonda sloganların yükselmesine neden olurken, Ahmet Mekin’in ‘Direniş hep sürecek demokrasi tam var olana kadar” şeklindeki sözleri coşkuyu daha da artırdı.
Geceye katılan sanatçılar ve davetliler, “ Her Yer Sinema Her Yer Direniş’ ve ‘ Her Yer Taksim Her Yer Direniş’ sloganları attılar..
Altın Portakal’ın özel gecesine özel bir sinemacı, Yılmaz Güney imzalı Endişe ve Yol filmlerini de yöneten Şerif Gören çok özel bir damga vurdu..
Şerif Gören, “Asi bir delikanlı olarak girdiğim sinemada sansüre karşıyım, Amerikan tröstlerine, sinema tekellerine, darbeye, işkenceye karşıyım. İçimdeki otosansüre de karşıyım. Onun için Çarşıyım” diye konuştu.
Ardından ikinci bombayı patlattı Şerif Gören, ceketinin altında kalan Çarşı tişörtünü gösterdi ve sahneden indi.
Gezi Parkı’ndan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorduk.
Sinemanın emekçilerinin Antalya’dan verdikleri mesajın anlamı da çok büyük..
Altın Portakal’daki ‘ Her Yer Sinema Her Yer Direniş’ sloganları yaşanan sürece bir başkaldırı bir isyan olarak algılanmalı..
Sanatçıların başkaldırı ve isyanı televizyonların canlı olarak yayımladığı ödül gecesinde sahneye taşımaları daha da büyük anlam taşıyor.
Elbette çok ses getiren bir eylemdi.
Ancak asla sürpriz bir çıkış olarak algılanmamalı.
Çünkü sanatçı muhaliftir..
Düşündüklerini kamuoyu ile paylaşmanın yolu da budur..
Pekala bundan sonra ne olacak ?
Bu soruyu niçin mi soruyorum ?
AKP hükümetinin hazırlığı yeni paketten.
Bu paket ‘sözde demokatikleşme’ paketinden daha da vahim bir paket olarak gelecek..
Gezi Parkı direnişlerini bir türlü sindiremeyen iktidar, polisin yetkilerini artırıyor yeni paketiyle..
‘Ek paket’e göre polis, eylem yapma ihtimali düşündüğü herkesi hakim ve savcının talebine bile gerek duymadan 24 saat gözaltına tutabilecek.
Adalet ve İçişleri Bakanlıkları’nın ortaklaşa yürüttüğü ek paket çalışmasına göre, eylem yapma ve “olay çıkarma” potansiyeli olan örgütler izlemeye alınacak.
İstihbarat raporlarının bu faaliyetleri doğrulaması durumunda, örgüt üyeleri hâkim ve savcı talebi olmadan doğrudan polisin isteği üzerine 12 veya 24 saat gözaltında tutulabilecek.
Bu süre hâkim kararıyla uzatılabilecek.
Mevcut uygulamada önleyici gözaltı için hâkim veya savcının talebi gerekiyor.
Yani hepimiz ‘potansiyel eylemci’ konumundayız..
Demek ki kapımızı polis her an çalıp, “Sizin yarın düzenlenen eyleme katılacağınızı biliyoruz, ya da sanıyoruz, o nedenle bizimle geleceksiniz” diyerek gözaltına alabilecek..
Bizim de eylem dosyamız bir hayli kabarık..
Antalya’da olanaklarım ölçüsünde eylemlere katılmaya çalışıyorum.
Birkaç ay öncesine kadar eylemlerde hep aynı yüzlerle karşılaşır ve çok üzülürdük.
“Halk nerede,gençlik nerede” diye hayıflanırdık.
Hatta bu günlerde medyada sıkça ismi geçen Antalyalı bir siyasetçi, “ Sağdan sağ 20, solda sağ 30 kişi’ diye bizim eylemleri küçümser tavır ortaya koymuştu.
Şimdi öyle değil, artık eylemler ‘sen ben bizim oğlan’ dan çıktı başta gençler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin katıldığı bir halk hareketine dönüştü.
AKP iktidarı, muhaliflerinin artması, eylemcilerin ve eylemlerinin sayısının artması üzerine kendince ‘eylem kırıcılığı’ yapmak istiyor ki pek işe yarayacağını da sanmıyorum.
Not : Bizim Antalya Gazetesi’ne yapılan polis baskını, çeşitli kesimlerden gelen tehdit ve gözdağı girişimlerini şiddetle kınıyorum. Özgür basının sesini kısmaya yönelik bu tür girişimcilerin başarı şansının az olduğunu da vurgulayıp, Olgun Matur ve ekibine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.