Benim gibi "canı tez" birisinin 19 yy'dan önce yaşamasını düşünemiyorum bile. Ne sıkıcıymıştır ya!..

--Güneş o zaman da aynı doğuyor-batıyordu belki ama, yağmurun-karın aynı yağdığını sanmam. Tamam yollar at ileeşek ile aşılıyordu ama "yürümekle de aşınmıyordu".

--Günün anlam ve önemine binaen/dayanarak, gelelim zaman-mekan, "zamanın ruhu"nun KADIN ve EMEKÇİ KADIN bölümüne.Konuya Cinsiyet açısından bakacağım ama18.YY ve sonrası yılları dünyası açısından. Yoksa,ilk çağlara, insanın evrimine girecek olur isek, erkekler nal topluyor, pardon av ve yiyecek topluyor ama yine de organizasyonu kadınlar yapıyor.Kadın, neslinin devamı için doğurmak, üremek zorunda. O yüzden de Eşini, yani doğuracağı Çocuğun Babası olmasını istediği Erkeği kendi seçiyor, birlikte oluyor. Hatta o zamanlar bu günkü gibi eczanelerden gidip "hamilelik testi" yapacak şeyler olmadığından, işi şansa bırakmayıp birden fazla erkeği "baba" pozisyonunda tutuyordu. Karışık işler. Geçiniz.Şaka bir yana Anadolu'nun Ana Tanrıçalarını bilirsiniz. O kısmını da "es geçeyim" de, geleyim Feodal Ekonomiden-toplumdan, sanayinin ve ticaretin gelişmesi ile birlikte Kapitalist Üretim sistemine ve toplum yaşamına geçişe.Toplum içinde zamana bağlı olarak, şehir, kasaba ve köylerde kadının yeri, toplumsal rollere göre değişmektedir. Kırsal tarım kültürünün egemen olduğu toplumlarda erkek, avcılık, toplayıcılık, savaş gibi güç ile ilgili işleri görür, kadın ise ev-çocuklar-"mal-maşat"a bakar, evde kocasının işlerine yardım eder.İşin en enteresan tarafı, dünyayı etkileyen tüm soysal-siyasal-ekonomik olaylar 1700'lerin ortasından itibaren Amerika Kıtasından şekilleniyor.George Washington tarafından yayınlanan 4 Temmuz 1776 AMERİKA BAĞIMSIZLIK BİLDİRGESi'nin etkilerini, 1789 FRANSIZ İHTİLALİnde görebiliyoruz. Gelelim Kadın, Emekçi kadın sorununa.Dünya'da bir çok ülkede kadın-erkek farklı soy-sop, topluluk, millet arasında hep mücadele olmuştur ama, ilk defa sayıları binler ile ifade edilen örgütlü bir mücadeleden Amerika'da ve NEW YORK şehrinde(henüz eyalet değil) görüyoruz.ABD'nin New York kentinde, 8 Mart 1857'de 40.000 dokuma işçisi kadın, 16 saat çalışma ve ücret koşullarının iyileştirilmesi için bir tekstil fabrikasında GREVe başlarlar. Güvenlik Güçleri, işçilerden grevin bitirilmesini isterler ama, işçiler olumsuz yanıt verince, işçilere saldırırlar ve işçileri fabrikaya kilitleyip, fabrika önünde barikatlar kurarlar. Grev direnişi için fabrikada olup, çıkan yangından kaçamayan 120'den fazla kadın işçi Fabrika içinde yanarak can verir. İşçilerin cenaze törenine ise kadınlı erkekli on binler katılır.Farklı yıllarda aynı gün, Rusya'da Çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Ekim Devrimi de 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ve grevlerin de etkisi görmezlikten gelinmez. O yüzden bu Çarlık Rusya'sında ki bu grevler de DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ'nün sebepleri arasında sayılır.

--Uluslararası süreç ise, Danimarka-Kopenhag'da 26-27 Ağustos 2010'da yapılan, 2. Enternasyonale bağlı kadınlar (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden ClaraZetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın “InternationalerFrauentag” (International Women'sDay – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

--8 Mart'ın Emekçi Kadınlar Günü olarak kabulü ve kutlanması ise, 1917 Bolşevik Devrimi'nin önderi ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'in önerisiyle, 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti ve günün adı da o gün "DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ" olarak belirlendi.

Bir takım kavramlar ile amacım konuyu siyasileştirmek değil. Görmezlikten gelmeden, her şeyi yerli yerine oturtmak.Kapitalizm iki yönü vardır. Üretim boyutundan sonderece diktatör, fasittir. Gel gör ki, tüketim boyutunda ise, bir özgürlükçü, bir özgürlükçüdür ki, sormayın gitsin.Bazıları olayın farkında değiller ama Kapitalist sistemin "yıkılsın" diye her türlü çabayı harcadığı Sosyalist Sistem ve Blok, 1950-2000'ler arası Kapitalist sistem ülkelere en özgürlükçü yıllarını yaşatmıştır.

--I.ve II. Dünya/Paylaşım Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda ABD'de ve Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde anılmaya başlanmıştır.BM Genel Kurulu da, 16 Aralık 1977'de 8 Mart'ı “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etmiştir.Noktayı Ülkemiz ile koymak gerekir ise, Dünya Kadınlar Günü ilk kez 8 Mart 1921 yılında kutlanmaya başlanmış ise de, yeni kurulan Cumhuriyet'in kendi değerlerini oluşturma çabaları içinde kutlamalardan çok "kadına seçme-seçilme hakkı", eğitim, çalışma koşullarında eşitlik gibi uygulamalara önem ve öncelik vermiştir. 12 Mart 1971 Darbesine olan tepkiler ile gelen özgürlük ortamı ve "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından etkilenen Ülkemiz, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapar ve 8 Mart, 1975 ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlanmaya başlanır.Ülke tarihinin en zor dönemlerinden olan, 12 Eylül Darbesi döneminde de Askeri Cunta Yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlamanın yapılmasına izin verilmemiştir.Önceleri Sol-Sosyalist, Aydın, Okumuş kadınlarca kutlanan 8 Mart, 1984'ten sonra çeşitli kadın örgütlerince de tarafından kutlanmaya başlanmıştır.

--Yukarıda da yazdığım gibi, Kapitalist sistem, tüketim özgürlüğünü pek sever, bu yüzden de, önceleri sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu gün, tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra; adeta yarı resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmaya, şirketlerce de reklam ve pazarlama ile gün kutlaması teşvik edilmektedir.Sonuçta, 8 Mart, özünde bir kadın hakları mücadele günüdür. Nasıl taaa 1857'de bir tekstil Fabrikasında hak arama mücadelesi ile başlayan süreç, Rusya'da da kadınların emek ve refah istemeleri ile mücadele boyutuna dönüşmüş ise;2020'ler gibi bir döneme girildiği yıllarda, kadın cinayetleri, cinsel saldırı ve taciz, iş ve sosyal güvence gibi onlarca sorun kadınları beklemektedir.Ay şekerim, bakacağız bu kadar kelamı yazmak için bir yerlerini yırtanlar mı fark edilecek, "ay şekerim, kadınlar günün kutlu olsun" deyip, soğuk bir gül resmi mi? Güldürmeyin beni. Tabii ki "2. şık"Hal böyle iken, Muzaffer Hocam ayrı bir sitem, Songül Hanım başka bir sitem eder bana. İyi ki Gunseli Hanım ve gibiler varda, durumu kurtarıyorum.Kadının her anı bir mücadele ile geçer. Emek ister, emek harcar. O yüzden bütün Kadınların, DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLARIM.