İşsizlik bu hayat pahalılığında gerçekten çok, ama çok zor! Yıllarca üniversitede okuyup, dirsek çürüten gençler, iş bulamıyorlar ülkemizde. Sınavları kazansalar, mülakatta kaybediyorlar! Aslında kaybetmeleri sağlanıyor, torpilliler girsin diye. Bu üzücü durum, gençleri, hele de üniversitede okumuş vasıflı ve eğitimli gençleri, “Ne iş olsa yaparım abi!” noktasına getirmiş artık! Yaşadıkları büyük hayal kırıklığı ile çoğu genç, başka ülkelere gitmek istiyor! Bu acıklı durumu size fıkralarla anlatmak istiyorum. Gülelim ağlanacak halimize diye!

İşte o fıkralar:

ÜNİVERSİTELİ

“Üniversiteli genç, çok uzun bir bekleyiş ve arayıştan sonra, nihayet bir şirkette işe alınmış. İşe gittiği ilk gün patron onu çağırmış ve ;

Al şu süpürgeyi ve paspası, buraları hemen temizle! Demiş.

Şaşıran genç;

Ama efendim, ben üniversite mezunuyum. Deyince Patron:

Haa o zaman başka, sen şimdi bilmezsin, gel sana nasıl temizlik yapacağını göstereyim! Demiş ve süpürge ile paspası alıp, temizliğe başlamış! “

MÜLAKAT

“İş arayan genç adam, girdiği bütün sınavlarda başarılı olduğu halde, mülakatlarda eleniyormuş! Kendisinden daha düşük puanlılar, mülakatta torpille önüne geçiyorlarmış! Üstelik saçma sapan mülakat sorularıyla eliyorlarmış onu. Yine umutla yazılı sınavda iyi derece yaptığı iş yerine, mülakata gitmiş! Kendisini kadınlı erkekli bir mülakat grubunun karşısında bulmuş. Heyecanla sorulacak soruları beklemiş!

Söyleyin bakalım, demişler güler yüzlü mülakatçılar; Dört tekerleği vardır. Uzundur, yolcu taşır. Bilin bakalım bu nedir?

Genç cevap vermiş:

Otobüs.

Evet bildiniz ama, olmadı; otobüs de hangisi? Mercedes’i var, BMW’ si var, değil mi?

İkinci soruya geçiyoruz:

Kanatları var, yolcu taşır, uçar. Bu nedir?

Uçak tabii. Demiş sevinçle iş arayan…

Evet, doğru, uçak ama, demiş mülakattakiler; Boing’i var, Jeti var, değil mi ama. Hangisi yani? Neyse, biz sizi ararız. Demişler iş arayana.

Genç adam umutsuzluk ve öfkeyle tam çıkarken, dönmüş ve mülakatçılara;

Affedersiniz, ben de size bir soru sorabilir miyim acaba? Deyince;

Tabii sor. Demişler.

Bilin bakalım, insanın dişisine ve erkeğine ne denir? Diye sormuş.

Mülakatçılar hep bir ağızdan, “kadın ve adam.” Demişler.

Beriki cevap vermiş:

Yani tamam da; nasıl adam mesela; pezevengi var, iti var, kopuğu var, beyefendisi var. Değil mi? Kadına gelince; orospusu var, mahalle karısı var, hanımefendisi var. Yani hangisi? Olmadı maalesef! “

Bir de işe girmiş, ama iş hayatından hiç mutlu olmamış insanlar da var. Sürekli patronu ya da diğer çalışanlar tarafından mobbing’ e uğrayanlar, haklı haksız, her konuda suçlananlar, canından bezmiş çalışanlar var.

Bir fıkra da bunlar için;

YÖNETİCİ VE MÜHENDİS

“Büyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri, bir gün New York üzerinde balonla dolaşmaya çıkar. Aksilik bu ya, pusulasını aşağıya düşürür ve kaybolur. İnmek için uygun bir yer ararken, bir gökdelenin tepesinde, sigara içen bir adam görür ve alçalır.

Pardon, ben neredeyim? Diye sorar.

Yerden 500 feet yükseklikte, bir balonun içindesin. Der adam.

Yönetici sinirlenir:

Sen mühendissin değil mi? Diye sorar.

Evet, der adam. Nereden bildin?

Çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. Verdiğin cevap %100 doğru, fakat hiçbir işime yaramıyor!

Sen de yöneticisin değil mi?

Evet, sen nereden bildin?

Çünkü yerden 500 feet yükseklikte, bir balonun içinde kaybolmuşsun. Pusulan yok, berbat durumdasın. Fakat bu şimdi, benim suçum oldu.”