Dün, günlerden Perşembe; Şubat gibi güdük bir ayın 21'i
ve yaşamımın en enteresan günlerinden birisi idi.
--Yaşamımda vefa, vefasızlık ve eh işteler ile eh işte
diyeceğim şeylerin yaşandığı bir gündü.
--Belki de yaşam hep böyleydi de biz onu allayıp pullayıp
renkli hoş bir şey; ya acıları içine gömülmüş çomaç/dürümdü de biz onu aç
karına ballı, tatlı katık gibi bir şey; ya da ayrı dünyalar vardı da, biz onu
hep aynı dünya ve insanlarıyız diye saydığımız bir şey saydık gittik.
--Halen CHP'nin büyük bir il ve İlçesinin Belediye Meclisi
Üyesi ve Büyükşehir Meclisi Gurup Başkan Vekili, benim de iş yaşamımda birlikte
çok şeyler başardığımız arkadaşım dostum ile buluşup konuştuk, salep içtik tam
ayrılacakken;
--Yine çalıştığımız Bakanlığın bir zamanlarının bir
numaralı Bürokratı, Cumhuriyet Gazetesinin 2. sayfası ve bir çok gazete ve
internet sitesinin çok önemli ekonomi yazarı, entelektüel ve sol çevrelerde
saygın bir büyüğümüzü;
--Yine Çankaya'nın yamaçlarında kendi istediği ile
kaldığı bir "Bakım Evinde" ziyarete gittik.
--Arkadaşım ile dostlukları her zaman çok mükemmeldi, ama
benim memleketimden kaynaklanan siyasi ilişkilerim ile diyalogları pek sıcak
olmadığından (nereden bilsin ki, neler yaşandığını, bilmez ki bir Hekim
Saygıdeğer Büyüğüme, bana yapılan haksızlıklar için ne günahlar çıkartıldığını)
bana da hep bir mesafe koyardı ilişkilerimizde.
--O bir sözü ile koskoca Bakanlığın altını üstüne
getirebilecek tanıdığım, bir kenarda önüne konulan yemeği yiyordu tek başına
masasında. Bizi masasında görünce hem şaşırdı hem de duygulanıp çok mutlu oldu.
--O çağın yaşlanmaktan kaynaklanan beyin ile ilgili
hastalığın sanırım erken evresi idi, ama çok şeyler konuştuk.
--En çok da, biz neler yapabiliriz sizin için, bir
istediğiniz var ise alalım getirelim sözlerimize, tepkilerini çok iyi
gizleyebilen büyüğümüz bu kez açık vererek teşekkür etmişti.
--Ama arkadaşımdan, Mozart, Bethoven, A.A.Saygun gibi
önemli müzisyenlerin evinde ki plaklarına bir bakım yaptırmasını rica etti. Ona
da, bana da ayrı ayrı teşekkür ve memnuniyet ifade eden sözleri ile ayrıldık o Çankaya
sırtlarında ki, o bir zamanları güçlü bürokratı, entelektüel ve ekonomi
çevrelerinin saygın ve bu gün bakım evinde kendi halinde yaşayan kişisinin
yanından.
--Öğleyin ise, işlerimden dolayı uzun süredir
uğrayamadığım kurucusu olduğum ilimin adını da taşıyan memleket evi, dernekte
arkadaşlar ile otururken, TV'de Antalya Milletvekili, CHP'nin önceki Genel
Başkanı sayın Deniz Baykal'ın TBMM'de ki yemin törenini izledik. Meclisin,
Milletvekillerinin, Hikmet Çetin ve Yılmaz Ateş gibi yakın dostları ile
birlikte Olcay Hanımefendinin duygusallığını izledik.
--Evet dün, yaşamımın en enteresan günlerinden birisi
idi. Kişisel olarak da, yaşadığım süreçlerin sonucu olarak da.
--Evet ya sevgili Dostlar, sevgili Arkadaşlar belki çok
şey olmak için çok şeyler yaptık, çok kişinin yaşamında olduk, ama yaşamında
olduklarımız bizim fakımızda bile olmadılar eyvallah.
--Ama insan olarak kalmak ne güzel bir duygu imiş, dün
bir kere daha iyi anladım.
--Vicdan rahatlığı denen şeyin ne muhteşem bir huzur
kaynağı olduğunu dün bir kez daha gördüm.
--Çok şey yaptıklarımın yaşamlarında olamadım belki ama
İNSAN OLARAK KALMIŞIM.
--Ne güzel bir duygu ve huzur imiş bu ya!.. Ohh!..