Eskiden, Nisan yağmurları vardı, günler günlerce süren. Ondan önce mart karları. Sonra, bahar ile birlikte kirazlar al yanaklı kızlar- oğlanlar gibi dallarda sallanırdı.

--Yol kenarlarında gelincikler. Yaban otlarının arasında, alı al, moru mor boy verirdi. Temmuz sarı başakları, karşılıksız aşk kurbanları gibi boyunlarını bükerdi. Ve en sonunda da güz.

--Neden ise, güz bereket, hasat olduğu kadar bir o kadar da hüzün, hasret kokar. Gülleri gibi.

--Yarın İstanbul'da İBB Başkanlığı seçimi var ya, ben de kendime Ankara'dan "seçim yasağı" uygulayayım dedim ve kel alaka bir konuya girdim. Ve günler, mevsimler derken söz "güz"e geldi dayandı aklımdan geçenler.

--Güz, gül, güz gülleri akla gelir de, "güz gülleri gibisin" şarkısı atlanır mı?. Tövbe. Güllere, aşka, sevgiye, hasrete, özleme dair söylenecek o kadar şey varken, söylememek ayıp olur.

--2000 yılının 29 Ekim'inde ne işim varsa, İzmir'deyim. Oturduğum masada doğal olarak, şimdi ismini anımsamadığım büyük bir gazetenin "Ege Eki"nde ki röportaj dikkatimi çekmişti.

--Başlığı "Beyaz Güz Gülleri" idi.

--Sanırım 1990-91 yılı güzü. İzmir Seferihisar/Gümüldür'de ki yazlıklarından o sabah ayrılacak, TRT İzmir Radyosu Koro Şefi/Güftekâr/Bestekâr Selim Öztaş, bahçesinden güller derer. Güller coşmuş, kırmızı, pembe, beyaz.

--Beyaz bir gül, yaprakları arasında çiğ damlacıkları ile açıp açmamak arasında adeta kararsız gibidir.

--Mühendis Selim Bey, kırkından sonra sanatçı olmaya karar verdiğinden, kendi iç dünyasında hep bir geç kalmışlık duygusu yaşamaktadır.

--Ve o çiğ damlalı tomurcuk beyaz gülü eline alınca, gönlünde şu dizeler geçer. " ‘‘Güz Gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım.."

--Daha sonra İzmir'e gidince de dizelerin sonunu getirir.

"İnan ki ağlamadım

Hüzünlüyüm sadece

Gözlerimdeki nemler çiğ gibi

Yağar böyle her gece

---Güz gülleri gibiyim

---Hiç bahar yaşamadım

---Ya sevmeyi bilmedim yıllarca

---Ya sevince geç kaldım

--------Şimdi delicesine

--------Sevmek istesem bile

--------Sonbahar sisi çökmüş üstüme

--------Sevincim buruk yine"

--1993 yılında NİHAVENT makamında bestelediği ve ilk olarak da kendinin seslendirdiği bu şarkı üst üste yılın en sevilen şarkısı olur.

--Selim Bey, güz gülleri dizelerine, bestesine nasıl geldi bilmem ama, ben İstanbul Seçiminden teğet geçeyim derken, gördüğünüz gibi güz güllerine takıldım kaldım.

--Sahiden ya, özenli pastane/kafelerde, kahvenin yanına, pastaların üstüne ne güzel beyaz, biraz da solmuş güz gülleri gelir. Bu yaz, tatilden dönünce oturduğunuz kafelere de bir bakın bakalım. Gülleri görenlerden acaba kaç kişi bu yazıyı anımsayacak.

--Sahiden ya, marttan sonra bahar geldi değil mi?. O halde de, yaza doğru da, güzel günler gelecektir.

--Biz, sevmesini, değer vermesini bildiğimiz sürece, inanın sevgi dahil her şey daha güzel olacaktır!..

--"Umut, fakirin ekmeği, umar ha umar umar!.." ne yapalım.