Akademisyen Dr. Şükran Gölbaşı’nın konuşmacı olarak yer aldığı ‘Kadın ve İktidar’ söyleşisinde iktidarın yaşamın her alanında karşımıza çıktığı aktarıldı. Dr. Şükran Gölbaşı, özellikle söz konusu kadın ise iktidarın fiziksel kurumsal ve psikolojik olarak her alanıyla var olduğunu söyledi.  Gölbaşı, şiddetin görünür uygulandığı bir toplum haline gelindiğini vurgularken, “Toplumun bütün kesimlerinde kadına şiddet söz konusu. Resmi rakamlara göre Türkiye’de her 10 kadından 4’ü fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kadınlar aynı zamanda cinsel şiddet ve ekonomik şiddetle de karşı karşıya” dedi. Kurumsal iktidarın da kadınlar aleyhine kararlar aldığını söyleyen Gölbaşı, “ Erkekler duruşmalarda takım elbise giyip, ‘erkeklik onurumla oynadı’ gibi ifadeler kullandığında hafifletici unsur sayılıyor. Şiddete kaldığı yerden devam ediyor” ifadelerine yer verdi. 

BAŞKAYA: KADINLARIN YOLU KAPATILIYOR
İktidardan sonra ise ‘Kadın ve Siyaset’ konulu söyleşide konuşmacı olan Akdeniz  Gerçek Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Songül Başkaya, 1935 yılında meclise 14 kadın vekilin yer aldığını hatırlatırken bugün 193 ülke içerisinde Türkiye’nin kadın temsilinde ilk 100’de yer almamasına dikkat çekti. Songül Başkaya, toplumun her alanın da kadın erkek eşitsizliğinin var olduğunu aktarırken, “İktidar ve ana muhalefet partisinde kadın temsili ve görevlendirilmelerine bakılması lazım. Kadın siyasette figür olarak kullanılıyor. Siyasetle uğraşan kadınların yolu kapatılıyor.  Kadınlar siyasette broşür dağıtıyor, sürekli emek isteyen ve maddi gelir kaynağı sağlamayan işlerde yer alıyor. Siyasal şiddeti, sevgi hoş görü bilimsel çalışma ve toplumsal örgütlenmeyle çözeceğiz” diyerek güçlü ve umutlu olunması gerektiğinin altını çizdi.
8 MART BİR MÜCADELE GÜNÜDÜR
8 Mart 1857 tarihinde 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesi hatırlatan Başkaya, ”8 Mart dolayısıyla bir dizi etkinlik yapıldı. Hangisi ruhuna uygundu? 8 Mart bir mücadele günüdür. Eşitlik için canlarını veren fabrika işçisi kadınların bayrağının yükseltilmesi gereken bir gündür” dedi.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın 2011’de kapatılmasının ardından Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı ismini alma sürecini anlatan Başkaya, “Kadın bakanı aile bakanı oldu. Kadının adını aile içine soktular. Okul kitaplarında da kadını ev içi rollere hapseden söylemlerden uzak durulması gerektiğini söylüyoruz. Bunların değişebilmesi için kadınların karar alma mekanizmasında olması gerekir. Fırsat eşitliği söz konusu olmadığı için kolay bir mücadele olmayacak” ifadelerine yer verdi.
LAİKLİĞİ SAVUNMAK ZORUNDAYIZ
Bir ateş yakılıp köklü bir değişim yapılması gerektiğini savunan Başkaya, “Kadın işsizliğinde dünyada üçüncü sırada, Avrupa’ da ilk sırada yer alıyoruz. Mevcut iktidar yapay gündemler oluşturarak kadın işsizliğinin unutturmaya çalışıyor” dedi.  Başkaya, boşanma durumunda ‘yoksulluğa düşeceği’ tespit edilen kişilere verilen yoksulluk nafakası konusunda ki yeni düzenleme hakkında ise “ Zaten mülkiyetin erkeklerde olduğu bir sistem içerisinde yasalardan gelen nafaka hakkının bile sorgulandığı bir dönemdeyiz. Laikliği savunmak zorundayız” dedi.  Başkaya, son olarak Lara Kundu bölgesindeki  turizm tesisleri tarafından sahil işgalini yasalaştıran planların iptaline yönelik olarak “ İşgallerin önünü açan ve var olan işgalleri de yasalaştıran plan tadilatı iptal edildi. İşgallerin kaldırılması için sahillere sahip çıkalım. Kararı bilip duyuralım” diyerek sahillerin halkın olduğunun altını çizdi. Dilara AÇİKYİLDİZ

 

Editör: TE Bilisim