Havuz medyasından A Haber’den FOX TV’ye gönderme :
“Yandaşlığı bırak,
tarafsız haberler yap”
Gülmek, katıla katıla gülmek, kahkaha atmak, başka türlü
tepkiler de göstermek serbest..
Bağımsız,
bağlantısız(!) Türk Medyası’nın geldiği nokta bu ..
Pişkinliğin böylesine pes..
Ya bilinçli yapıyorlar, ya da bizimle alay ediyorlar..
Dahası sabrımızı sınıyorlar..
Bu halkın sabrı taşınca neler yaptığını bilmiyorsanız,
duymadıysanız, bilmek ya da duymak istemiyorsanız bizim için sürpriz olmaz..
Ama siz yine de bir araştırın..
Halktan kopan
iktidarlarla, onların yalakası, yalaması medyanın nasıl cezalandırıldığını
öğrenin..
Öğrenin ki yarın yaşanacaklar sizin için sürpriz
olmasın..
Şimdi sıkı durun..
Çarşının, pazarın yangın yerine döndüğü, kuru soğanın
bile karaborsaya düştüğü bir süreçte Antalya mahreçli bir haberi sizlerle
paylaşacağım..
Demirören Haber Ajansı(DHA)
şu müthiş haberi paylaştı dün aboneleri ile :
“Biber fiyatları
üreticinin yüzünü güldürdü”
Haberin devamını paylaşarak sizi daha fazla kızdırmak
istemem..
Hükümet gibi her şeyi güllük gülistanlık göstermeyi
amaçlayan bir haber bu..
Pahalılık yüzünden pazara, manava gidemeyen vatandaşı
çileden çıkaracak bir haber olduğunu söylemek kahinlik olmaz..
İktidara şirin
görünmek için yapılan, daha doğrusu yaptırılan türden bu haber, bir anlamda
üretici ile tüketiciyi de karşı karşıya getirme provasına benziyor..
Neymiş efendim, Demre Toptancı Hali’nde 12 lira ve
üzerinde fiyatlarla alıcı bulan bibere talep artıyormuş.
DHA’da çalışan
arkadaşlara bir sözümüz olamaz..
Onların böyle haberleri zoraki yaptıklarını biliyoruz.
Onların da DHA ile
birlikte bir zamanlar Türk basınının amiral gemisi olan Hürriyet’in düştüğü,
düşürüldüğü durumdan rahatsızlık duyduklarını tahmin ediyoruz.
Tüm sektörler gibi basın sektörünün de çok sıkıntılı bir
süreçten geçtiği biliniyor..
Hürriyet ve DHA
ailesinde görev yapan arkadaşların, pek çok medya emekçisi gibi evlerine ekmek,
çocuklarına süt parası götürmek gibi bir görevleri olduğu için de dayanmak,
koşullar dayanılmaz noktalara gelmiş olsa bile çalışmak zorunda olduklarını
biliyoruz..
Gazetecilik zor zanaat.
Halkın haber alma hakkını kullandırmak gibi bir
sorumluluğu üstlenen gazeteciler görevlerini yaparken sıkıntılar yaşadıkları
gibi, zaman zaman çirkin saldırılara da hedef oluyorlar..
Gazeteci muhalif olarak bilinir, ancak günümüz
Türkiye’sinde gazeteciler ikiye ayrıldı, ayrıştırıldı, bölündü..
Bir yanda havuz
medyası ki onlar tatlı hayat sürüyor, bir eli yağda, bir eli balda..
Diğer yanda ise
doğruları yazıp, çizen, her türlü olumsuzluğa göğüs geren, tehditlere,
gözdağlarına aldırmayan korkusuz muhalif basının temsilcileri..
Ancak onlar için tehlike her zaman var..
Çünkü hep
hedefteler, hükümet de, yakaları da sürekli hedef gösteriyor..
Yani gazeteci şamar oğlanı gibi görülüyor..
Son örnek Yeniçağ
Gazetesi Yazarı Yavuz Selim Demirağ’a yapılan saldırı..
Katıldığı TV
programı sonrasında evine girerken 7 kişinin bezybol sopalı saldırısına uğradı
Demirağ..
Suçu muhalif
olmak, gerçekleri yazıp, söylemek..
Bu ne kin, bu ne düşmanlıktır ki Yavuz Selim Demirağ,
ölesiye dövüldü..
Dayakçılar,
Demirağ’ı tanımadıklarını, kendilerine dayak atma talimatını verildiğini
söylediler..
Saldırganların
kullandığı araç plakası çalıntı çıktı.
Kafasına ve boynuna sopalarla darbe yiyen Demirağ, ağır yaralandı, GATA’da yoğun bakıma aylındı.
Yavuz Selim Demirağ’a yapılan saldırının bir hesaplaşma,
intikam duygusuyla planlandığı bilgileri var ki doğrudur..
Demirağ, FETÖ/PDY
denilen kirli, iğrenç örgütün geçek yüzünü yazan, kitaplarıyla anlatan bir
gazeteciydi..
Saldırının da o kanattan azmettirildiğini tahmin etmek de
güç değil..