İnsanoğlunun
sosyalleşip toplumsallaşmasından sonra, karar alma süreçleri de değişmiş,
dönüşmüştür. Geniş kitleler, ortak paydalarında bir araya gelmişler ve
kendileri ve aileleri için daha iyi bir gelecek ve yaşam koşulları için
isteklerinin karşılanması için birlik olmuşlar ve siyasi örgütlenmelere
gitmişlerdir.
21.YY'da da, bilim ve iletişimde ki dev gibi
devrimlerin ardından medya ve sosyal medya ortaya çıkmış ve insanları etkiler
olmuştur.
Toplumun bir kesimi, 2010'lu yıllardan buyan
süren AK Parti ve Sayın R.T Erdoğan'dan iktidarından memnun olmuş ve iktidara
yerel ve genel seçimlerde desteğini vermiştir.
Toplumun diğer kesimleri ise, sosyal ve siyasi
alanlardaki, bilgi, iç sezi ve dünya uygulamalarında ki örnekleri ile hep Ak
Parti ve Erdoğan iktidarına kuşku ve kaygı ile yaklaşmıştır.
Ak Parti ve Lideri Erdoğan'ın pragmatik liderlik
özelliğinden dolayı (gelişen olaylara karşı, çok kolay tavır ve ilişki
birlikteliği değiştirebilme) bu günlere kadar gelinmiştir.
laik ve Atatürkçü çizgide ki seçmen tabanının
kaygı, sevgi ve beklentileri, CHP yönetimlerince, parti yönetimlerinin iç
iktidarlarını sürdürmeleri yönünde kullanılmıştır.
Parti, her türlü etkiye ve saldırıya açık hale
gelmiş, harcı alem seçim süreçleri ve tercihleri ile günü kurtarmanın ötesine
geçilememiş; geniş seçmen kitlesine umut verilememiştir.
Yapılan bütün kurultaylarda seçilen PM
üyelerinden, MYKK üyesi Genel başkan Yardımcısı olmadık kimse kalmamıştır.
Siyasi Parti yönetimler, siyasi illüzyonlar ile
değil, siyasi söylem ve eylemler ile yönetilir. CHP'nin son yıllar da yaptığı
yönetim olmaktan çıkmış siyasi bir illüzyona dönüşmüştür.
Parti, çok dar kesimlerden gelen belli
özellikteki kişi ve grupların etkisi altına girmiş ve önceden de yazdığım gibi,
Laik ve Atatürkçü aydın taban maalesef uyutulmuştur.
Her seçim dönemlerinde paranoya haline getirilen
Laik ve Atatürkçülük üzerine kaygılar kullanılmış. Ama Atatürk'ün Partisinden
Atatürk resminin indirilmesi, Partinin oklarının azaltılması /değiştirilmesi
tartışmaları yaşanmış, göstermelik parti tabının gazını almaya yönelik
soruşturmalar açılmıştır.
Pazar yerlerinde kim ve ne idiğü belirsiz
üyelikler yapılmış. Atilla Taş gibi cemaat bağlantısı tartışmalı sosyal medya
fenomeni partililere "ham çökelek" oynatarak, 45 oy daha alsa, PM'ye
girecek hale gelmiştir.
En sonunda da, 15.Temmuz FETÖ’cü kalkışma ne
idiğü belirsiz bir sürece sokulmuş, 16.Nisan ile de CHP yönetiminin değil,
tabanın korktuğu her şey de başına gelmiştir. Daha ne olsun ki.
Hepsi olmasa da birçok Ön seçim ile seçilen
vekillerin ne yaptıklarından haberi olan var ise birileri yazsın.
CHP, Laiklik ve Atatürkçülük konusunda kaygıları
olan, sol ve sosyal demokrat, çağdaş bir partidir.
CHP, Gerek yerel, gerek genel, gerekse de TBMM
ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi süreçleri bile yönetememiş bir ekip
tarafından yönetilmektedir. Kral çıplaktır!..
"Ekmek İçin Ekmeleddin" ile gelinecek
yer burası, hipnozlar ile uyutulmak da buraya kadardır.
CHP titremeli ve kendi kurcu ilkelerine
dönmelidir. Geniş halk kitlelerinin beklediği umudu vermelidir. İstikşafi (zaman harcamalı) işlemler
ile bir yere varılmaz. Siyaset, bilgi, cesaret ve ekip işidir. Göz boyayıp,
cambaza bakıtma işi değil. Öyle yapılsa da.
Türkiye Cumhuriyetinde, itirazlar olsa da, karşı
da çıksak da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir garabet ile karşı
karşıyayız.
Bari, Başkan ve Milletvekili seçimlerinin
seçileceği 2019 seçimlerinin bunların yanı sıra demokratik parlamenter sisteme dönüş
için de bir kampanya ve seçim olması, toplumun bir beklentisidir. Bunu da lider
özellikli bir CHP Genel Başkanı yapabilir.
Alınan alınabilir, gocunan gocunabilir.
Her seçim sonrası, haklıda olsa yenilgilere
mazeret dinlemekten bıktık.
Hiç bir mazeret, başarının yerini tutmaz!..