Osmankalfalar'da ilkokul bitmişti. Evin kızı ortaokula başlamış, ben de
artık ortaokula başlayacaktım. Öyle rüyalarıma falan girdiği de yoktu.
Okuyacaktık o kadar. Köyde tarla tokat işleri, eh işte okul biter şehirde bir
dükkan açılır, askere de yedek subay gider, her şey tamam olurdu.
--Babamın asker arkadaşı rahmetli Osman Sarı Amca’nın kardeşi Abdurrahman
Sarı Amca ile birlikte manifaturacı dükkanları vardı.
--Dikilecek iki takım İngiliz kumaşı, beyaz gömlekler, kravatlar alınmıştı.
Ablamın son, benim ilk yılım olacaktı ortaokulda.
--Ve okula yakın olsun diye de Kiremitli Mahallesi, Çerkesler Sokak'ta, bir
apartmanın bahçe katı kiralanmıştı.
--İşte öykü buradan başlıyor.
--Rahmetli ninem beni hazırlıyor, giydiriyor elimizde kocaman bir çanta ile
erkenden okula gönderiyordu.
--Bizim oturduğumuz apartmanın karşısında, sokağın öteki yanında bizim
apartmana benzer bir apartmandan bisikletin selesine bir çanta bağlayan uzun
boylu bir adam çıkardı. Bazen de onu gri bir jip alırdı. Önemli birisi
olmalıydı.
--Önceleri ne o, ne ben bir şey anlamamıştım ama bir gün o uzun boylu babacan
adam, bisikleti ile sokağın başına çıkmış, beni görünce de:
--Söyle bakalım senin adın ne? demişti.
--Normal zamanda bile kırmızıdan pembeye bütün renklere giren ben, utana
sıkıla adımı söylemiştim.
--Daha sonra, nereli ve kimin oğlu olduğumu, derslerimi sormuştu.
--Tabi ben de onun kim olduğunu sorup soruşturmuştum.
--Meğerse bizim Korkuteli'nin Belediye Başkanı imiş. Bunu öğrendikten sonra
ben daha da özenli olmuştum. O, hep güler yüzü, babacan ve şefkatli tavrı ile
beni her gördüğü yerde durur, derslerimi ve bir şeye ihtiyacım olup olmadığını
sorardı.
--Sonra başka sokaklarda başka evlere taşındık, daha az görüşür olduk. Oğlu
Uğur bizden büyüktü, o
başka okula gitmişti ama tatillerde gelince "koca tarla" denilen
okulun ardındaki boş tarlada futbol oynardık.
--Ne tesadüf ki, Hacettepe-Beytepe'de kızı Serpil en samimi arkadaşım
olmuştu.
--O, herkesin Halil Özkan Öğretmeni olarak kalmıştı hep, Belediye Başkanı olsa
da, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucuları arasında olsa da, partisi CHP'nin
en sadık çınarı idi.
--Bayramda köye gelmiştim, oradan da Korkuteli'ye arkadaşlarımı görmeye.
Oturduğumuz çay bahçesinde, laf döndü dolaştı Halil Özkan Hoca'ya geldi. Osman Erdoğan
Maniş, Ese Onuk ve diğer arkadaşlarım ile kulağını çınlatmıştık.
--Yıllarını öğrencilerine, yaşadığın yerlere, ülkesine, inandığı Cumhuriyet
değerlerine, Atatürk ve Devrimlerine hoyratça harcayan ve hiç bir zaman da bir
şikayetini duymadığımız ilçemizin koca çınarı Halil Özkan Öğretmenimiz artık
yok.
--Ama onun ruhu, hep ilçemizin, ülkemizin üzerinde dolaşacak.
--Antalya'ya giderken, "yeni Antalya Caddesi dediğimiz caddeden
geçerken, adı değişmiş olsa da bu kere "Çerkes Sokağı"na biraz da
hüzünle balacağım. Çünkü, o sakak benim için O idi!..
--Sevgili Halil Hocam, toprağın bol, ışıklar içinde yıldızlar yoldaşın
olsun. Kırmızı yanaklı oğlan İbrahim. Hani sormuştun ya!..