İnsan yaşadıklarından anlam çıkardıkça mutlu ve huzurlu oluyor. Yaşamına katılan, takılan herkes ve her şey ona bir renk, tat katıyor, mutlu oluyor.

--Evet ben haktan solcu olmuş, öyle çevrede bulunmuş ve en büyük hayal kırıklıkların da onlar ile yaşamış biri olarak, inadına Sol'a , inadına demokrasiye ve demokratlığa inanmaya ve güvenmeye devam diyorum.!..

--Yeni tarih yazanlar, ülke tarihini her ne kadar 2002'den ve sonrası 15 Temmuz 2016'da başlatmak gibi bir niyet ve gayret içinde olsalar da, onlar da ülke ve milletlerin tarihlerinin nerede ve nasıl başladığını ve yazıldığını öğreneceklerdir.

--Kim ne derse desin, bu ülkenin kuruluşu 1920'lerden sonra birçok girişim ve hamle yapılmış olsa da, Türkiye Cumhuriyeti tarihini, kuruluş ilke ve hedeflerinden ayrıştıran ilk hamle 24 Ocak 1980 "Ekonomik İstikrar Tedbirleri" olarak bilinen ve 12 Eylül 1980'den sonra değişmiştir. 15 Temmuz ise tuzu biberidir.

--Darbe ile siyasi hayatın iflası istenmiş ve her türlü siyasi parti, dernek kapatılmış, Demirel, Ecevit, Baykal gibi isimler, darbecilerce siyasi yasaklı olarak Zincirbozan'da tutsak edilmişlerdir.

--Galip Amcam, Galip Kaya 16. Dönem Antalya(AP), Sağlık ve uzun bir ömür dilediğim Üstadım Mustafa Bulut ise yine aynı dönem Edirne(AP) Milletvekilleridir.

--Darbe oluş, sanki film kopmuş ve yaşamlarının en etkin ve üretken dönemlerinde siyaset dışı bırakılmışlardır. Galip Amca Avukatlık bürosunu açsa da aktif olarak mesleğini yapmamıştır.

--Kendini Korkuteli'nin eğitim, kültür ve sosyal yaşamının yükseltilmesine adamıştır. KEKSAV KORKUTELİ(vakıf), kurulmuş ve Akdeniz Üniversitesine bağlı Korkuteli'de açılan Meslek Yüksek Okulu'nun idari ve yurt binalarının yapılması için dost ve arkadaşları ile insanüstü gayretler sarf etmişlerdir. O dönem birçok kişi gibi en yakın dostu ve arkadaşı ise Akdeniz Üniversitesi Rektörü olan Prof Dr. YAŞAR UÇAR'dır.

--Darbe mağduru Edirne Milletvekili Mustafa BULUT ise, her ne kadar ağabey-kardeş, baba-oğul modunda olsak da, ben onun için hep "İbrahim", o da benim için "Mustafa Bey" olmuştu. Tanıştığımız dönemler kendisi Başbakan Mesut Yılmaz'ın, cebinden harcayarak, fahri baş danışmanlarından idi.

--Çok derin tasavvuf bilgisi, engin insan deneyimleri ile Mesut Bey'in olmazsa olmazlarındandı.

--Mustafa Bey, aslında Sosyal Demokrat bir aile ve düşünceye sahipti. O dönem CHP, Edirne’den bir başkasını aday yapınca, Demirel de, durumdan yararlanıp Mustafa Beyi AP milletvekili yapmıştı. Sosyal Demokrat olduğu için, AP camiası içinde hep kendini ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU sayardı.

--Yıllar önce, Ankara'da Antalyalılar Evi kurucu ve derneğin de o dönemki Başkanı olarak düzenlediğim ANTALYALILAR PORTAKAL GECESİNE, 12-16 arası 5 dönem Antalya AP Milletvekilliği yapan İhsan Ataöv'ü davet etmiştim.

--"Ben gelemem, her hangi birini gönderirsen de gelmem; gelir beni alır götürüsün" demişti. Her ne kadar, sol ve Sosyal Demokratlar arasında pek hayırla yad edilmezdi ama, Antalyalılar Dernek Başkanı olarak yapacak bir şey yoktu.

--Ankara-İnönü Bulvarına yakın YÜKSEL Sitesinde oturuyordu. Eve vardığımda, yardımcısı ve bir yakını vardı. Aramamdan ve gelmemden çok mutlu olmuştu. Sanırım benim Solcu-Sosyal Demokrat olduğumu da biliyordu.

--"Bak çocuk, ben siyasette, solculara çok çektirdim. Ama o zaman durum öyleydi. Öyle inanmıştım. Ama bugün bakıyorum ve vicdanen de rahatsız olarak yanlış yapmışım" deyince, ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı şaşırmış, duygulanmıştım. Sanki tüm Sol ve Sosyal Demokratlara yaptığını düşündüğü olumsuz şeyler için, benim şahsımda özür diliyordu. İnanılmaz bir andı.

--Bütün bunları yazınca, birden sanki kendimi tarih gibi hissettim birden. Yok öyle sandığınız gibi yaşlı falan değilim. Yaşanmışlıkların çok. İyi ki de yaşamışım

--Evet, bugünün sağda ki ve solda ki muktedirleri bu anılardan, yazılanlardan ne anlar, ne ders alırlar bilmem ama ben yazayım dedim.

--Hani kızın sana söylüyorum, gelinim sen anla!.. diyerek. Sanmam ama, işte laf olsun, beri gelsin cinsinden!..