“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımızı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır”

Böyle diyor 78 yıl önce bizi öksüz bırakarak ebediyete intikal eden Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Her 10 Kasım’da içimizi bir hüzün kaplar..

Her geçen gün daha derinden özlediğimiz Ata’nın değerini her geçen gün daha çok anlıyoruz.

Büyük Atatürk, bir ülkenin onurunu, saygınlığını koruyarak nasıl değiştirileceğini, nasıl dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek bir Cumhuriyet haline getireceğini  hem tarih yazarak,hem de tarihe not düşerek yedi düvele göstermişti..

O’nu kaybedeli 78 yıl olsa da Atatürk’ü özlemle, saygıyla, şükranla anıyoruz.

Atatürk’e her geçen gün daha da artan sevgi ve saygı duyuyoruz..

Pekala geride kalan 78 yılda Atatürk’ü anlayabildik mi ?

Öncelikle şunu vurgulamak gerekli..

Gerçek sevgi bilgiden doğar..

Ata’ya olan sevgimiz bilgiden doğmuyorsa pek fazla da anlamı yok..

Atatürk’ü anlamak, yaptıklarını bilerek, açtığı çağdaş aydınlık yolundan gitmektir..

Atatürk’ü anlamak yaşantımızı eserlerinin doğrultusunda düzenlemektir.

Atatürk’ü anlamak O’nun aydınlık yoluna baş koymaktır.

Atatürk’ü anlamak rozetlerini yakalara takmak değildir..

Atatürk’ün amaçlarından, ilkelerinden uzaklaşmak ise acıklı ve utanç verici bir durumdur..

Atatürk’ün, yaşamı boyunca milli benlik ve egemenlik duygu ve uygulamalarını geliştirmeye çalıştığını yazıyor kitaplar..

Bugün unutturulmaya çalışılsa da, örgütlü bir yıpratma kampanyası sürdürülmüş olsa da en çetin savaşlardan daha da zorlu diplomasi savaşını kazanmış, mağrur Avrupalılara diz çöktürüp, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş bir devlet adamı, bir asker, bir diplomat, bir dehadır Atatürk..

Kuşkusuz Atatürk büyük bir devrimci büyük bir reformcudur..

Atatürk, hem kendi düşüncelerini, hem de bilim adamlarının, düşün adamlarının düşüncelerini belli bir programla uygulatarak, dünyanın hayranlıkla, biraz da kıskançlıkla izledi çağdaş Türkiye’yi yaratmıştı.

Atatürk, şöyle diyor :

“Ben manevi miras olarak, hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır.  Zaman süratle dönüyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişmesini inkâr etmek olur… Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçım olurlar…” diyen Büyük Atatürk, toplum ve devlet yaşamının her alanında, her uygulamasında akıl ve bilimi ölçü olarak ortaya koymuştur”

Kimileri kızsa da, kimileri hakaret etse de, kimileri saçma sapan haberlerle karalama kampanyasını sürdürse de Atatürk, yaşantımızın bir parçası..

Evimizin en özel köşesini Ata’ya ayırıyoruz..

Her anımızda Atatürk var..

Bizim için kutsal bir kitap gibidir Atatürk..

Hepimizin zihninde bir Atatürk olgusu var..

Aradan 78 değil, 178, 578 yıl geçse de Atatürk’ü unutmayacağız..

O’nun aydınlık yolundan kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz..

Unutmayacağız, unutturmayacağız..