Sağlık Bakanlığı’nın kanser raporunu açıklayan Antalyalı akademisyen, değerli dost Bülent Şık’ın yargılandığı davada fatura Şık’a kesildi. Zaten Şık’lara kesilen fatura hiç bitmiyor. Gazeteci dost Ahmet Şık da hep fatura ödettirilen isimlerden…

 

Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl Bülent Hoca, aralarında Antalya’nın da olduğu illerdeki kirliliğin toprak ve suya etkileri üzerine yapılan ve açıklanmayan raporu paylaştı…

 

Bir akademisyen duyarlılığı ve sorumluluğu içindeydi…

 

Dikkat çekmek istedi. Suçlandı. Kendisinin de içinde olduğu araştırmanın riskli sonuçlarına rağmen önlem ve tedbir alamayan yetkililer ya da onların koltuğunda oturanlar konuyu yargıya taşıdı…

 

Göz yuman suçsuz…

 

Toprak ve suyu kirleten adı sanı belli firmalar suçsuz…

 

Suçlu araştırmayı yapan, bakanlığın umursamaz suskunluğuna dayanamayan ve bunu kamuoyuna açıklayan Bülent Şık…

 

Susmadı çünkü. Neyine gerek değil mi! Kanserden ölen ölene ama bakanlık suskun. Sen niye konuşuyorsun hoca…

 

Yok yok susma hoca. Sen susarsan, biz susarsak, zaten vicdanları suskun olan tabakayı nasıl sarsar ayağa kaldırırız…

 

Susma hoca, susmayalım…

 

Ama bakıyorum da ülke suskun, Antalya suskun. İşine gelince sokağa çıkanlardan şu sıralar ses soluk yok…

 

Kabeye çevirmiyorlar Fatma Şık’ın evini…

 

Ama yakın gelecekte seçim yok ya ondan…

 

Şaka bir yana da geçmiş olsun Bülent Hocam. Konuşmaya devam…

 

Yargı kararıyla adaleti bulamamış olabilirsin bugün ama sen doğruyu yaptın. Başka nasıl vicdanını rahatlatabilirdin ki!

 

Şimdi asıl mesele kim kanser ediyor bizleri…

 

Kocaeli Dilovası ile Ergene Nehri Havzası’nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde ve Antalya Kumluca’yı kirletenler, onlarla ilgili inceleme ve denetim yapmayanlar, halk sağlığını tehdit edenler suçsuz!

Eskiler ne derdi, yapan kurtulurmuş da söyleyen kurtulmazmış…

 

Olsun varsın!

 

Üç maymunu oynayamadık hiç!

 

Oynamayalım da…