Antalya Ticaret İl Müdürlüğü’nün açıklaması dehşet verici..

Piyasa gözetimi ve denetiminde mama önlüğü, ayakkabı, diş fırçası, şal, kırtasiye ve giyeceklerde zararlı madde saptanmış.,.

Yani zehirli kimyasal maddelere rastlanmış..

Yetkililer, markayı saklamayı uygun buldukları 22 mama önlüğünü test etmişler, dördünde limitlerin üzerinde zararlı kimyasal madde bulunduğu ortaya çıkmış..

Utanmazlar para kazanma hırsıyla bebeklerin bile canına kast etmekten çekinmemişler..

9 mama önlüğü modeli üzerindeki test çalışmaları ile devam ediyormuş..

Bir başkası test edilen 8 farklı modelde 342 çift ayakkabıda da zararlı kimyasal madde, yani zehir tespit edilmiş.

Belki de sizin ayağınızda o zehirli ayakkabı..

Antalya Ticaret İl Müdürlüğü’nün dehşet verici testlerinin sonuçları bunlarla da sınırlı değil..

İsyan etmemek, lanet yağdırmamak mümkün değil..

Yetkililerin ‘zararlı kimyasal madde’ olarak duyurduklarının arasında neler var neler..

Mama önlüğü..

Çocuk giysileri..

Yiyecek taklidi ürünler..

Açıkta satılan deterjanlar..

Çocuk bisikletleri..

Su oyuncakları…

Havuz kimyasalları..

Pamuklu ve baskılı tekstil ürünleri..

Stor perde.

Diş fırçası..

Hava aromotize edici maddeler, yani koku veren ürünler..

Şal..

Kırtasiye ürünleri.

Antalya Ticaret İl Müdürlüğü tarafından 2014 ve 2015 yılının ilk 6 ayında piyasa gözetimi ve denetimlerini 595 işyerinde gerçekleştirmiş..

Bu çalışmalar kapsamında usulsüzlük görülen, yani kirli kazançları için beşikteki bebeklerin hayatını hiçe sayan 45 firmaya 11 bin 500 lira para cezası uygulanmış..

İyi hoş da o firmaların marka ve isimlerini neden gizliyorsunuz ?

Madem ki piyasada gözetim ve denetim görevini kamu adına yapmışsınız, sağlığımızı tehdit edici ürünleri üreten ve piyasaya süren çirkinleri afişe etmek gerekmez mi ?

Antalya gibi önemli bir kentte ayıplı madde üretilmesi kabul edilir gibi değil.

Bir süre önce Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ayıplı üretim yapan firmaları açıklamıştı.

O ayıplı listede Antalya’dan iki firma da bulunuyordu.

Birisi kasap köfteye kanatlı ürün karıştırmaktan, diğeri de zehirli kimyasal katmaktan suçlu bulunmuştu.

Ayıplı kasap köfte ürüten firmanın sahibi kamuoyundan özür dileyeceği yerde, analizlerin sonuçlarının açıklanması gerektiğini açıklamaktan çekinmemişti.

Neredeyse ‘Bana komplo kuruldu’ diyecekti..

Gerçek şu ki Antalya çok sahipsiz bir kent..

Suç işleyene ceza yok, yolsuzluk yapana, usulsüzlüğü alışkanlık haline getirene dur diyen de yok..

Yasalar onlardan yana..

Birkaç liralık para cezası ile kurtuluyorlar.

Ayıplı ürün üreten veya piyasaya süren firmanın kapısına kilit vurulduğunu duydunuz mu ?

Çünkü onların sırtı kalın..

Bir gariban bilmeyerek suç işlese canına okuruz, afişe eder, hayatını karartırız..

Hayatın her alanında yaşanıyor bu adam kayırma, güçlünün sırtını sıvazlama.,

Utanıp, sıkılmazlık, hiçbir şey olmamış gibi eylemlerine devam ederler.

Pişkinliği meslek edinirler, yüzlerine tükürseniz teşekkür ederler.

Tek düşünceleri var, tek amaçları var, kazanmak, daha çok kazanmak..

Olan her zaman ski gibi garibana olur..

Eskiler boşuna dememiş.

‘Ağlarsa anam ağlar’ diye..