Antalya’nın turizmle tanıştığı 70’li yıllarla birlikte turiste ‘yolunacak kaz’ gözüyle baktık..

‘Nasıl olsa bir daha gelmez’ gibi sığ bir düşünceye kapılan sözde turizmciler ve turizm işletmecileri,

Bir şişe suyu bile 10 liradan satmaktan çekinmediler..

Zaman zaman gazetelerde okuyorsunuz, bir tostu 30 liraya, bir porsiyon köfteye 120 liraya, bir kap çorbayı 50 liraya satan işletmeler var..

Savunmaları da çok masum !

‘Kiralar yüksek, vergiler yüksek, çalışanların maaşı, elektrik ve su giderleri başka türlü karşılanmaz”

İsyan çıkar, karakola, hatta adliyeye kadar uzanan kavgalar çıkar, turistik soygun sürer gider..

Çünkü denetim yapılmaz..

Denetimi belediyeler yapmışsa vay haline..

Kamunun diğer birimlerinin denetimine ise eş, dost, akraba ilişkileri, daha da önemlisi siyasi torpil işi girer..

Hele iktidar partisinde mensup bir kişi ve kuruluşun işletmesine denetim yapar, eksiklik bulur, rapor tutar, biz de ceza yazarsanız başınıza gelmedik kalmaz..

“Ben benim kim olduğumu biliyor musun ?” mantığı adam gibi denetimin önündeki en büyük engel..

Lafı nereye mi getireceğim ?

AKP’li belediyelerin yüzlerine bulaştırdıkları plaj işletme işine..

Kaş’ı ve Kalkan’ı dünya biliyor..

Kaşlıların, Kalkanlıların bilmedikleri, görmedikleri tarihi ve doğal güzellikleri yabancılar biliyor, geziyor, tatile gelmeden en ince ayrıntısına kadar araştırıyor..

Daha doğrusu geziyorlardı..

Şimdilerde Kalkan’ın müdavimi olan İngilizler yok..

Yaz sezonunda iğne atsan yere düşmez görüntü veren Kaş, yıllardır mücadelesi verilen ‘Sakin Kent’ unvanını çoktan almış..

Kaş ve Kalkan’ın dünyaca ünlü plajları ise yeli turistleri hizmet vermeye çalışıyor..

Vermeye çalışıyor diyorum, hem kalite, hem hizmet düşük ancak fiyatlar uçuk..

Diğerlerini olduğu gibi Akçagerme Plajı’nı AKP’li Kaş Belediyesi işletiyor..

Plajın içerisinde su parkını andıran bir bölüm var..

Buraya giriş önceki yıl 15, geçen yıl 20 lira idi, şimdi 25 lira olmuş..

Arkadaş birkaç kaydıracak var diye bu  para alınır mı ?

Kemer’de de var su parkı o da 25 lira alıyor ama yanında fast-food ve içecek veriyor..

Yani aldığı paranın karşılığında hizmet veriyor.

Sizin ki ‘vurun abalıya’ anlayışı..

Patara Plajı da öyle..

Dünyanın gözdesi bu plaja giriş 10 lira..

Karşılığında verilen bir hizmet yok, şemsiye ve şezlong istiyorsan ayrıca para vereceksin..

Kaş’ın ünlü Kaputaş ve Küçük Çakıl plajlarında da durum böyle..

AKP’li belediyeler her şeye ticari gözle bakıyor..

Kalitesizmiş, hizmet yeterince verilmiyormuş kimin umurunda..

Bakınız başta Almanlar olmak üzere yabancılar bizi terk etti..

Antalya’yı, Antalya turizmini ayakta tutan Alman, Rus ve Avrupalı diğer turistler artık tatil için ya komşuya,ya da İspanya,İtalya, Portekiz gibi ülkeleri seçiyor..

O yüzden yerli turisti baş tacı etmeniz lazım..

Yerli tatilciye üzmek, tatilini çileye dönüştürmek yerine hem hizmeti adam gibi yapın, hem de üç kuruş fazla kazanacağız diye cüzdanına ipotek koymaya kalkmayın..

Bu filmi neredeyse 40 yıldır izliyoruz..

Turistik soygun artık sona ermeli..

Herkes,başta devlet olmak üzere görevini yapmalı..

Siyasetçiler turizm işletmelerinden elini çekmeli..

Belediyeler, rant  beklentisiyle girdikleri plaj işletme işinden uzaklaşmalı..

Turizmi işin uzmanına bırakmalı..

O zaman dertler biter, tatil kabusa dönmez..