İçme ve kullanma sularıyla alakalı dersleri 1960’lı yıllarda Londra Üniversitesi profesörlerinden Mr. Garner'ın Ankara Sağlık Koleji çevre sağlığı bölümündeyken aldık. Suyun kimyası, fiziki yapısı, organik yapısı hakkında tüm bilimsel yönleriyle durum 50 çevre sağlığı öğrencisi olarak bizlere öğretildi.
Suyun mikrobiyel ve bakteriyel açıdan insan sağlığı ile olan bağlantıları da ayrıca öğretildi. Öğretilen derslere ilaveten suların nasıl dezenfekte edileceğine dair asıl bilgiler de verilmiştir. Ülkemizde suların dezenfeksiyonu genel olarak sıvı yahut gaz klorla yapılır. İçme sularının mikroptan arındırılması için öncelikle klor testleri yapılır. Genel olarak 1 ton su için 1 gr klor maddesi yeterlidir.

Savaş ve depremlerin söz konusu olduğu yerlerde de bazen KK ile (kireç kaymağı ile yahut sodyum hipokloritle de sular dezenfekte edilebilmektedir. Eğer içme sularına hak ettiği klor dozunun üzerinde suya klor verilirse suyun karışımındaki klor kloramin maddesine dönüşerek barsak sistemimizde kansere neden olabilir. Yanı sıra 0-6 yaş grubundaki çocuklarda krampa neden olabilir. Bu nedenle su klorlamasının çok önemli, teknik bir konu olması nedeniyle belediyelerde bu işi yapan kişilerin aynı konuda uzman kişi olması ve konusunu çok iyi biliyor olması gerekir.

Aksi taktirde su dezenfeksiyonu konusunda işin ehli olmayan kişilerin bu işi yürütmesi halinde muhtemelen klor zehirlenmelerine sebep olabilir. Böyle olmasa bile insan bünyesine kademeli olarak alınan klor maddesi zaman içinde birikim sağlayarak kanser vakalarına neden olabilir. Bu nedenlerden olayı belediyeler bu konuda tüketiciye (halk) bilgiler vererek şehir şebekesindeki klorun, insan sağlığına zarar vermeyecek miktarlarda olduğunu açıklamalıdırlar.

Bu konudaki esas risk, klorlama istasyonlarına yakın olan konutlarda yaşayanlar üzerindedir. Çünkü klor makinelerinin bulunduğu istasyonlara yakın mesafedeki konutların musluklarına klorun çabuk ulaşacağı kesinlikle dikkate alınarak bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Sudaki klor ayrıca çaydaki tanen maddesiyle birleştiğinde çayın tadı üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedir. Bu nedenle evlerimizdeki musluk sularıyla çay yapılması gerektiğinde önce su genişçe kaplara alınarak havalandırılmalı ve sudaki klor gazı uçurulduktan sonra çay yapımına geçilmelidir. Kahvedeki kafeini de etkilediği düşünerek kahve yapımında da kloru uçurulmuş su kullanılmalıdır.

Tüketicilerimiz haklı olarak bu konularda yeterli bilgiye sahip olamadığı için belediyelerimizin ve sağlık müdürlüklerimizin ilgili uzmanlar basın yayın aracılığı ile ve sair eğitim ve iletişim kaynaklarıyla halkımız peyderpey aydınlatmalıdır. Aynı paralelde tüketici belediyelerimizden bu konularda genel bilgi almak için belediyeler başta olmak üzere diğer kamu kurumlarından da evrensel bilgilenme hakkını kullanarak sorgulama görevini yapmalıdır.